29 Mart 2017 | Çarşamba

Bu kafa hiç değişmez!

Aziz Yıldırım zihniyeti Türk futbolunun gelişmesindeki en büyük engeldir. Belki fersah fersah yol alabileceğimiz son yirmi yılda sürekli patinaj yaptık… Sebebi Yıldırım'ın her fırsatta oyunu bozmaya çalışması ve koca futbol ailesinin de sus-pus olması… Yıllar böyle geçti, Allah'tan son dönemde ciddiye alan pek yok… Bu da Türk futbolu adına umut vericidir… Takımı şampiyon, Yıldırım mutluysa her şey sütliman; değmeyin keyfine, espiriler, centilmenlik mesajları havada uçuşur… Neeeee, şampiyonluk mu kaçtı, rakipler mi ipi göğüsledi; anında veryansın! Yabancı sayasını arttıralım!
Arttırmak yetmez sınırsız yapalım!..
Medyadaki kalemşörler de gaz verir ve olay gerçekleşir yani yabancı sayısı sınırsız olur… Peki sorun biter mi, Aziz Yıldırım mutlu olur mu? Nerdeeeeee!?
Ertesi yıl işler yine ters mi gitti yandı gülüm keten helva… Sanki daha önceki sözleri başka biri söylemiş gibi bu kez tam tersini duyarız: Yabancı sayımız çok fazla!... Azaltalım!.. Azaltmak yetmez yabancıyı yasaklayalım!...
Kafa bu, eyyam kafası!
Aziz Yıldırım'ın aklına gelen çevresindekilerin de "Bravo başkan çok iyi düşündük" dedikleri misyon, vizyon, hepsi bu… Pes, vallahi de, billahi de pes!

Helal olsun Göksel Başkan
Aziz Yıldırım'ın "Beş yıl yabancıyı yasaklayalım" şeklindeki komik açıklamasını kimse ciddiye almadı;
Yıldırım Demirören hariç!
Neyi nasıl duymuş, nasıl anlamış, nasıl yorumlamışsa destek vermeye kalktı ve bir de işin içine Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ı kattı!
Allah'tan Kulüpler Birliği ve Futbol Direktörümüz Fatih Terim anında tavır alıp dik durdular. İkisine de helal olsun.
Yıldırım Demirören'e gelince, "Sevgili Başkan, Cumhurbaşkanımız, yabancıyı yasaklayın" demedi.
Bizim çocuklarımızı daha büyük başarılar kazanırken görmek istediğini söyledi!
Sapla samanı karıştırma, bugünkü sistem bizim çocuklarımızın önünü kesmiyor tam aksine yabancılarla kaynaşma şansı veriyor.
Destek verdiğin Aziz Yıldırım on bir yerliyle sahaya çıkmak istedi de engel olan mı oldu!?
Allah aşkına böyle konularda bin düşünüp bir konuşalım.
Lütfen!

Yetenekli genç çok, değer veren yok
1991 doğumlular 2008'den itibaren sahne almaya başladılar, ardından böyle bir kuşak gelmedi… Neden!
91 doğumlular özel miydi, şanslı mıydı, bunu çok iyi araştırmalıyız… Necip Uysal, Alper Potuk, Batuhan Karadeniz, Serdar Gürler, Soner Aydoğdu, Özgür Çek, Eren Albayrak, Emre Çolak, Semih Kaya, Berk Neziroğulları, Cem Sultan, İsmail Haktan Odabaşı, Onur Arıkan… Bu çocukların hepsi inanılmaz parlak başlangıçlar yaptılar, sonra bazıları duraklama dönemine girerken Necip, Özgür, Emre, Alper, Semih, Serdar gibi bazı isimler de daha öne çıktılar.
Bir, 91 doğumlular tesadüfen mi bir araya geldiler?
Yoksa o dönemde alt yapı hocaları ya da kulüplerin alt yapılarındaki sistemler mi daha iyi çalışıyordu?
İki, bu çocukların hepsi çok büyük yıldız adayıyken bazıları neden öne çıkamadılar?
Burada sorumlular kimler, bu çocukları 'pişsin' masalıyla bir yerlere gönderip sonra takip etmeyenler mi, yoksa çocukların kendileri mi?
Özgür Çek'i düşünün… F.Bahçe ona kaç kez şans verdi ve onu gönderdikten sonra o bölgeye kaç milyon euro harcadı?
Sol bek Berk Neziroğulları ve forvet Cem Sultan'ın A takıma çıktıktan sonra Galatasaray'da kaç maç şans bulduklarını hatırlayın, sonra bugüne kadar o bölgelere alınan oyunculara kaç milyon Euro harcandığını düşünün?
Batuhan için Beşiktaş, mental anlamda neler yaptı onu tartın ve sonra o bölgeye harcanan rakamları hatırlayın?
Kimse masal anlatmasın; yeteneğimiz çok, onları keşfedip, doğru zaman ve zeminde geliştirecek sistemlerimiz, teknik kadrolarımız yok ya da yetersiz.
Yeniden yapılanma yapacaksak işe yabancı sayısından başlarsak popülizm yaparız, başlangıç noktası kesinlikle özkaynakların özleri olmalı!..

Beşiktaş özkaynak devrimi örnektir
Yıl 1981… Beşiktaş Başkanı rahmetli Mehmet Üstünkaya çıkıyor, cesaretle "Beş yıl şampiyon olmamayı göze alarak gençlere yöneleceğiz" diyor ve takımdaki yaşlı yabancı İsmail Atik'i gönderip, Fikret, Rıza, Ziya, Fuat, Süleyman, K.Haluk gibi gençleri A kadroya çıkarıp takımın başına da idealist Miliç'i getiriyor.
O sezon beşinci olan Beşiktaş ikinci sezon şampiyonluk ipini göğüslemiştir.
Niyeti halis olan kendi programını yapar ve kararlılıkla uygular, kendi istekleri şeklinde ligin ayarının bozulmasını istemez, yabancı ya da yerli sayısını bahane etmez. Merak eden Beşiktaş tarihine baksın, orada çok iyi bir örnek var!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor