Geç kaldı Trabzonspor. Alırken hata değildi, göreve başladığında da fena değildi. Ne zaman memlekete geldi, ne olduğu ortaya çıktı. İlk Sivas maçında falsoyu vermişti zaten. İlk devrenin en iyisi Selçuk'u çıkarmıştı. Trabzon'da hocalık zordur. Görevin daha fazlasını ister Trabzon. Uzaktan görünüşü bir futbol takımı gibidir. Fakat şehre gelince sadece futbol olmadığını anlarsın futbolun. İlk tanıştığın insan sınar seni, bilgi yarışmasında hissedersin kendini. Her taraftan sorular gelir, her birini onların anladığı şekilde cevaplamalısın. Çok yüksektir hayalleri, hiçbir şey kesmez onları. Biliyorum ve de denedim, aralarında yaşadım 6 ay. 4-0 kazandığımız maçtan sonra başkan, "Hoca yanılmayalım, yendik ama bizim iyiliğimizden değil, rakip kötüydü" demişti. Nasıl oluyorsa anlamamıştım iki haftaya varmadan kapının dışında bulmuştum kendimi.
Şerefli, namuslu olanlar Kötüydü Hugo. Göndermekte geç kalındı. "Bu hoca kendini de eler sizi de" dedim, dinlemediler. İşi yapamadığını anladığın an, yollayacaksın. "Acırsan, acınacak hale düşersin." Hugo aldı parasını gitti. Ne olacak Trabzonspor'un hali? Aha bir 20 kişi daha elendi. Ne umutlarla getirmiştik Şener ve ekibini. Bu ilk değil ki. Alıştık nasıl olsa. Yine yeniden yapılanmaya başlayacak Trabzonspor. Her taraftan bir akıl, her akılda bir reçete. Reçetenin ilk şartı, yolun başında kendisi olacak. Diyorlar ki birlik beraberlik. Ortak akıl, dost arkadaş. Ya yok öyle bir şey. Nerede görülmüş herkesin iktidara destek verdiği. Alanzinho'yu transfer ederken ki yanlışı yapmayacaksınız. Tomas Jun'u, Lange'yi, Cukiç, Lukiç, Petranoviç'i... Kulübün parasını hırsızların aklına emanet etmeyeceksin. Hepsi o kadar. İkinci şartım, kulübün başkanı teknik direktör olmayacak. Ayrıca yönetimin içinde futbolu bildiğini iddia eden kalmayacak. Bir de futbolcunun şerefli, namuslu, futbol ahlakına sahip olanları bulunacak...
