Eğer gerçek ise hakikaten takım o güce sahip ise ve de o futbolu gelecek maçlarda yine oynayabilecek ise Trabzonspor doğru yolda! Kimse bundan emin değil. Tüm kapışma o sebepten çıkıyor. Ta geçen sene söyledik: "Standardı yok bu takımın!" Yakalayamadı, oyun yapısını tutturamadı. O pozisyonlar gol olmadığı sürece devam eder kapışma. Bu beceriksizliğe hiçbir hoca dayanamaz. Başkanı eler, kendini eler, kulübü dibe çökertir. Geçen sene Konya maçı yorumunda yazmıştım, hoca ne yapsın. Bu senenin Antep maçı; biri penaltı, on gol fırsatından gol çıkaramadılar. Aynı şekilde Beşiktaş maçı... Hoca ne yapsın, kulüp başkanı ne etsin. İşte olayın kilitlendiği nokta burası. Ne yapacakları, sorunun içinde saklı. Aldıkları görev gereği işini yapmalılar. Milyonlarca taraftarın gördüğünü, onlardan önce görmeliler ki, farkları ortaya çıksın.
Kavun değil ki... Bu golcüler bu yükün altından kalkamaz, görüp anlamak için daha kaç gol pozisyonu kaçması gerekiyor? Hiçbir şekilde mesele para değil. Az biraz hesap yapan aynı şeyi düşünür. Gökhan, Umut, Yattara, Alanzinho, Gabriç ve Engin gol işini çözsün diye alındılar. Bonservisleri ile beraber 40 trilyondan fazla maliyetleri. Hiçbirini almamış olsaydınız, 10'ar trilyondan dört işin ustası hücumcu transfer etseydiniz nasıl olurdu. Nasıl olmazı hep beraber izledik. Ama olmaz, dört işin ustası alamaz Trabzonspor. 40 tane alacak ki, dördü iyi çıksın. Kavun değil ki dibini koklayıp anlayasın. Ne hikmetse Trabzonspor için futbolcu izleyenler, transfere karar verenler anlayamıyor. Grip olmuş, koku almıyor burunları. Her birinin sözleşmesine yazıyor, dışarı bırakmak daha kötü. Sözleşmeler bitene kadar çekeceksiniz... Ondan sonrasına da fazla umutlanmayın. Bakın şimdi gribin domuzu çıktı, hiç koku almaz burunları.