Hücum futbolu ve sürpriz severliği ile bilinen Mustafa Denizli, üç günlük acemi teknik direktörün yapabileceği yanlışa girince, "Bu kez şapkadan tavşan çıkaramadı" dendi. Elbette çıkaramazdı. Çünkü Denizli sihirbaz değil, teknik direktördü. Ama Denizli gibi deneyimli bir teknik direktör, ağır silahlarını almadan cepheye gitse de savaşı kazanacağı yanlışına düşüyor! Rodrigo Tello (Sakatsa 18'de olmasının takıma yararı nedir? Yerine sağlam futbolcu almayarak Aragones'e 3 puan ikramında bulundu) Holosko, Bobo'yu kulübede oturtmak, Nobre gibi rakibin en çekindiği golcüyü oyundan almak, yenilgiye yaldızlı davetiyedir! Fenerbahçe'ye verilen galibiyet davetiyesindeki imza, Mustafa Denizli'dir... Kendine çok güvendiği için 6 maçta 10 puan yitirmesine karşın yüzündeki gülücükleri eksilmeyen, umut ve inancını yitirmeyen Denizli, yaptığı yanlıştan ders almaz 9 golün 5'ini "duran" toplardan yiyen savunmayı toparlayamazsa gülen suratının somurtmasını engelleyemez... Hücum futbolunun öncüsü Denizli'ye, Fenerbahçe karşısındaki "korkak" futbol, eleştirilere kızsa da yakışmadı...
Delgado yetersiz Beşiktaş'ın Mustafa Denizli ile sistem ve taktiksel değişimler geçirdiği bir gerçek. Bu girişimler sürecinde 'iyi oyunun', sürekli olmamasının nedeni orta alandaki etkinliğin yetersizliğidir. Yetersizlikte şimşekleri en çok çeken iki "kısır" yabancı ise 10 dakika arayla gördüğü iki sarı kartla takımı 10 kişi bırakan Edouard Cisse ve Matias Delgado. Özellikle Arjantinli, neden yetersiz? Bu sorunun yanıtını Delgado'nun kendisi veriyor: "Ben lider oyuncu değilim, takımı sırtlayamam, tek başıma maç alamam..." Bu itiraf bana göre bir futbolcunun özgüven zayıflığıdır ve Mustafa Denizli, özgüveni zayıf bu futbolcusunda ısrar ediyor. Bu ısrarın nasıl sonuç vereceğini zaman gösterecek...