Sıkça kullanılan bir deyim var; "Yürekten oynamak!" Başarı için gerekli bir unsur. "Yürekten" oynamak, bazen başarıyı getirmeyebilir çünkü "yürekten" oynarken "taktik" düşüncenin ve becerinin de sahaya yansıtılması gerekir! Mustafa Denizli, futbolcularına bu işlevi enjekte ederek motivasyonu sağlamaya çalışıyor. Günümüz futbolundaki bu olguyu Denizli'nin, Beşiktaş'a hızla uygulatma çabası dikkate değer. Elbette bu değişim uzun süreçte daha bir gelişme gösterecektir. Denizli'nin değişimdeki avantajı genç, çok koşan, savaşan, savunması sağlam, dahası ilkesi olan oyunlarını uygulatabileceği kaliteli hücumculara sahip olması... Bu gelişme ve avantajların yanı sıra Beşiktaş, geçtiğimiz hafta şanstan yana da rakiplerinin çok önüne geçti.
Defansı ancak seyreder! Zirve yarışındaki rakiplerinin kayıpları, siyah- beyazlı takıma 13 puan kazandırdı. 2-0 yendiği Eskişehirspor'un, geçmiş haftalarda Galatasaray ve Fenerbahçe'den 4 puan aldığını da düşünürsek Beşiktaş'ın puan kazanımı 17'yi buluyor. Eskişehirspor karşısındaki Beşiktaş'ta, kanat hücumlarında çokluk ve etki vardı. 3 puan getiren 2 gol, kenar organizasyonlarından ve duran top kullanımından geldi. Bu organizasyonların yapımcısı ise Tello idi. Cumartesi günü Kadıköy'de oynanacak derbi öncesi Eskişehirspor galibiyeti ve 13 puanlık kazanımla moral üstüne moral yakalayan siyah-beyazlılar, bir anda "maçın favorisi" konumuna geldi! Gerçi derbilerin havası farklı oluyor ama kâğıt üstündeki hesaplar, Beşiktaş'ı öne çıkarıyor! Fenerbahçe'nin dengesiz, çok hata yapan savunması Beşiktaş'ın birbirinden tehlikeli hücumcularını, yapsa yapsa seyreder! Artı Fenerbahçe, organize iyi futbol oynayamıyor bir, ikincisi Beşiktaş Kadıköy'de hep iyi oynuyor. Sonuç: Denizli'nin, deyimiyle derbi, yüzde 51 Beşiktaş'ın olur!