Kötü, kötü ve kötü!

Galatasaray'da neden Umut başladı, Yasin yedek kaldı, hiçbir fikrim yok.
Bu yazıyı tamamlayana dek tatmin edici tek bir yanıt alabildim. Giray Hoca (Bulak), "Herhalde takım savunmasını güçlendirmek için" dedi. Ama bunu söylerken bana pek de Hamzaoğlu ile hemfikir görünmedi gözüme.
Konya seyircisinin ne niteliğine, ne de niceliğine yakışmayan bir Konyaspor vardı sahada. Önemli eksiklere karşın Kocaman ve talebeleri beklediğimden de kötüydü.
G.Saray kritik bir zamanda zayıf bir rakip buldu karşısında.
Herkesin eleştirmekten hunharca zevk aldığı Sabri yine başroldeydi. Burak'ı beğenmeyebilirsiniz ama attığı şık kafa golüyle 30 yaşında olmasına rağmen hala gelişime açık olduğunu gösterdi. Her geçen yıl kafa vuruşları daha iyiye gidiyor.
Orta sahadaki ikili Selçuk ve Melo bu maçta ilk kez bir arada oynuyormuş gibiydi.
Fizik olarak hazır bir görüntü verdiklerini de söylemem mümkün değil.
Geçen yılın kahramanı Muslera maçı 1-1'e getiren frikik golünü yemezdi. Aradaki fark şaşırtıcı. Bu gidişle yedek olmaya gelmiş Cenk birkaç haftaya kaleye geçerse şaşırmam (şaka; hayli şaşırırım).
G.Saray kazanır, kaybeder, ama kötü oynamaz. Lige verilen arada Hamzaoğlu en azından milli takımlara gitmeyen isimlerde bir fark oluşturmak zorunda.
Taraftar ve camia saha dışındaki olumsuzluklara dair umudunu yitirdi, sportif başarı şart. Hakem Aydınus'un, Carole'a gösterdiği ilk sarı kart öncesi faul bile olduğunu sanmıyorum. İkincisini getiren hareketi faul olmasına karşın sarı kart bence ağırdı. Özetle dün, farklı kazansa da kötü bir G.Saray, kötü bir Konya, daha da kötü bir hakemle ortada hayli tuhaf bir
maç vardı.