Kara mizah! Beşiktaş yeni bir transfer daha yaptı. Derin (!) araştırmalar sonucu anlaşma sağlanan Dinamo Zagrepli Dino Drpic imzayı attıktan sonra "Ahlâk masasına" takılınca, yerine bir günde partneri Gordon Schildenfeld transfer edildi. Beşiktaş'a, Türk futboluna, hatta "vatana millete hayırlı olsun" demeden önce siyah-beyazlı takımın transfer politikalarıyla ilgili soruların sorulması şart oldu. 1- Beşiktaş'ta 4 yıldır Zago gibi üst düzey kalite ve tecrübeye sahip lider bir defans oyuncusunun ihtiyacı dile getirilmiyor mu? Neden bu sürede transfere 60-70 milyon euro harcanmasına rağmen bir tane bu ölçülerde bir stoper bulunamadı? 2- Beşiktaş, Şampiyonlar Ligi'ne kalıp, gruptan çıkmak gibi hedefleri olan bir takım. O gruptan çıkmayı başarmış bir ekip olan F.Bahçe ile şampiyonluk mücadelesi verirken, üst düzey tecrübeli bir defans oyuncusuna ihtiyaç duymayacak mı?
Kurtarıcı olur mu? 3- Bu takımın bir transfer politikası yok mu? Menajerlerin yönlendirmeleriyle beslenen bir anlayış olabilir mi? Yok biz adamı "1 günde değil, 1 yıldır izleyip karar verdik" gibi bir açıklama yaparlarsa, Drpic'in kendi ülkesinde yaptıklarından niçin en son Beşiktaş'ın haberi oluyor ve bu durumlara düşülüyor? Ya da olumsuz raporlara rağmen menajeri bile son anda ortaya çıktığı iddia edilen bu futbolcu Beşiktaş'a kurtarıcı diye alınmaya çalışıldı? 4- "Drpic olmadı, kankası Schildenfeld'ı alalım, bu daha iyi" mantığıyla yapılan şipşak transfer Beşiktaş'ın hedefleriyle ve büyüklüğüyle örtüşüyor mu? O kadar kaliteli bir isimse ve ekonomik sıkıntı da yoksa neden ikinci bir stoper daha aranıyor?
Komik gerekçeler Sorular cevaplarını bulur mu, sanmıyorum. Çünkü özet, Beşiktaş'ın bir transfer politikasının olmadığıdır. Maalesef 105 yıllık ulu çınar, günü birlik politika ve rüzgârlarla transferde kavak gibi sallanıyor. Hiç kimse uluslararası birikime ve kaliteye sahip tecrübeli bir stoper için "Vakit ve nakit yok, devre arasında da böylesini bulmaya imkân yok" gibi "komik" gerekçelerin arkasına sığınmasın. Transfer sürecinde yaşananlara, çekişmelere, hatta yönetim içi ayrılıklara artık insanlar "kara mizah" misali gülmenin çok ötesinde artık ağlıyor...