Hiçbir artı özelliği olmayan adamların ilk 45 dakika yaptığı 2 şey vardı; faul yapmak ve kaleye yaklaşamadıkların için uzaktan şut atmak. Emre'yi yıldırmak adına yaptıkları fauller, savunmanın önünden Fener'in iyi çıkmasını engelliyordu. Alex'e markaj yoktu ama, kaptanı ilk kez dikine kullandığı paslarda bu kadar top kaybederken görüyordum. Futbol dünyanın en kolay oyunu olduğu için bu ülkede tam 70 milyon yorumcumuz var ve eminim dün gece hepsi, iyi kapanan rakibi görünce 3 şey söylediler: 1-Kanatları kullanalım 2-Ortadan ara pasla gidelim 3-Uzaktan şut atalım. Zaten başka seçenek de yoktur futbolda. Fener üçünü de kullanmaya çalıştı ama sol kanat Carlos ve Uğur'la istediği ortaları yapamadı. Kubilay Analiz Ekibimin lig maçlarında saptadığı önemli bir bilgi var: Sağ kanattan gol yemeyen tek takım Fener. Ama bunu sağlayan esas adam Gökhanolmayınca, Kazımve Önder'e ilk yarıda sağdan bindirme değil, birbirini anlamama düştü. Lugano ve Bilica'da uzun paslarının çoğunu kötü kullanınca savunmadan da hücuma destek alamadı Fener.
Panik yapmamalıyız Semih'in sürekli oynatılmadığı için kondisyonu iyi olsa da henüz fiziken eski Semih olmaması da topu ön alanda tutturamadı Fener'e. Ama 2. yarı farklı olacaktı elbet. Sıkleti bizden çok aşağıda olan takımı yenmek adına biraz daha önde ve çok adamla gitmesi gereken takım bunu yapınca daha 46'da Kazım'la golün eşiğinden döndük. Son 5 maçında sadece 1 gol yemiş bu takıma atacağımızın sinyalleri geliyor, Semih'in Gökhan'laştığı pasında markajsız bırakılmanın acısını Alex rakibe yaşatıyordu. Deivid golü kaçırmasa son dakikalar rahat geçecekti elbet. Adamların son pas ve vuruştaki beceriksizliği 3 puanı Fener'e getiriyordu. Yine de böyle anlarda panik olmamayı öğrenmeli idi Fener Twente yenilgisi bana göre bir yol kazası idi. Hollanda'daki maçın berabere bitmesi işimize yarıyordu. Bana göre Fener, en kaliteli takım olduğunu düşündüğüm bu gruptan 11 puanla lider çıkma konusunda avantaj yakalıyordu.