Henüz bir ay oldu olmadı. Fenerbahçe'nin iki asbaşkanı Şekip Mosturoğlu ve Ali Koç medyanın önüne çıkıp, soruları cevaplıyorlardı. İletişimsizlikten kaynaklanan problemleri çözmeleri gerektiğini ifade ettiler. Cevapları tatmin edici veya değildi. Önemli olan soruların karşısına koyulabilecek bazı ifadelerin camiaya duyurulmasıydı. Dinamo yenilgisi ile UEFA Kupası'na katılma şansını kaybetti Fenerbahçe. Tek galibiyet dahi alamadan grubu tamamladı. Saracoğlu'nda oynanacak final maçında ev sahibi takım olma hayali bitiyordu. Üstelik ezeli rakibiniz Galatasaray bu iddiasını korurken. Maç sonrasında tek bir yöneticinin görüşü yoktu. Aragones dışında takımdan da bir ses gelmedi. Nasıl oldu da bu facia yaşanmış, bundan sonra neler olacak, taraftarın duymak istediği kelimelerin, ufak bir "özrün" dile gelmesini boşuna bekliyoruz. Takım kötüyse söylenecek laf da kalmıyor. Koca cumhuriyeti, cemaat haline getirenlerin, bir sonraki lig galibiyetine kadar toprak altına girmeleri sürpriz değil. Milyonlarca taraftarına hayaller satıp, kendi küçük dünyaları kadarını reva görenlere bu kızgınlığımız az bile. Aragones'e çatacağım ama onu bu takımın başına getirenler sorumluluktan kurtulacaklar. Bu takımın yürüyemediği, gole gidemediği, baskılı oynayamadığı, tempoyu yükseltemediği bugünün değil, sezon başının sorunuyken, bir teknik adam nasıl bunlara çare bulmak adına fikir üretemez. "Kadro yetersiz" yorumuna katılmıyorum. Fenerbahçe, Kiev'den en az üç gömlek üstün bir takım. Tek tek karşılaştırın oyuncuları bakalım. Ama onlar "takım". Ne zaman ne yapacaklarını bilen, organize olmuş, yardımlaşan ve üretmeye çalışan oyunculardan oluşmuş bir takım. Ankaraspor gibi. Kayseri gibi ya da Sivasspor gibi.
Kudretsiz Aragones Ama başaramayacağını görünce Aragones vazgeçti. "Sistem oturuyor" gibi boş sözlerle zaman kazanıp, bir şeylerin değişeceğini umdu. Eğer bahsedildiği gibi prensiplerinin adamı veya disiplin abidesi olsaydı, yardımcısına "oyuncular dediklerimizi yapmıyor" açıklamasını yaptırtmazdı. Raul gibi bir fenomeni milli takıma almayan kudretli bir adamdan bahsediyoruz. Sahada haftalarca boş gezen Alex'i, Carlos'u veya son haftalardaki Deivid'i yedek bile bırakamayan bir kudret bu. "Rakibe sahasında basacağız" diye yola çıkıp, rakibin kalesine bir kere bile gidemeyen takımı yaratan kudretsizlik de Aragones'e ait. Bu gidişin faturası ağır çıkacak. Sadece Aragones'in gönderilmesi, bazı oyuncularla ilişkinin kesilip, yenilerinin kadroya katılması sorunları çözmeyecek. Fenerbahçe yönetiminin bir vizyon haritası yaratması, hamleleri başkanın veya yöneticilerin "anladıkları futbol" kadar olmaktan çıkartması gerekiyor...