Manchester United'ın Fenerbahçe'yi 6-2 yendiği maçtan sonra Daum'a canlı yayında soruyorum: "Böylesine farklı bir yenilgide sizin hatanız var mı?.." Alman hoca kısa bir süre susuyor ve cevap veriyor: "Düşünmem lazım." Birkaç dakika sonra Van Hooıjdoonk var karşımda. "Maçta 3'lü defans oynadık, oysa antrenmanlarda böyle bir sistemi hiç denemedik." Yukarıdaki örneği neden verdim? Daum'un Avrupa maçlarında bir kez olsun kendini eleştirdiğine şahit olmadım. Sadece futbolcularını sorumlu gösteren ve kendisinde hata aramayan Daum, son PSV maçında hakemi suçlu ilan etti. Diyor ki, "Son vuruşlarda başarılı olamadık." Peki Anelka'nın topu kontrol edemediği posizyon dışında Fenerbahçeliler'in vuruş yapabileceği bir an oldu mu? Daum'un ifadesini ancak, Milan'ın PSV ile 0-0 berabere kaldığı maçta Ancelotti kullanabilir ve mucize goller kaçıran futbolcularına faturayı çıkartabilir. Aslında dikkat çekilmesi gereken nokta 'son vuruşlar', atılan goller değil; yenilen goller. Türkiye, Danimarka'dan 2 gol yedi, Ukrayna'ya sayısız posizyon verdi, Arnavutluk maçında hop oturup hop kalktık. Sadece galibiyetler, Tümer'in golleri konuşuldu. Oysa savunma problemleri İsviçre karşısındaki 4 golün habercisiydi. Gelelim kulüplere; Beşiktaş, sadece 2 gol atmış ve 5 gol yemiş. Ya Fenerbahçe? 7 gol atmış. Liverpool'dan 1 fazla, 2. sıradaki Chelsea ile aynı sayıda gol atmış. İlk kez Şampiyonlar Ligi'ne katılan ve grupta birinci olan Villarreal'i 2'ye, UEFA vizesi alan Lille'i 7'ye katlamış. 2 sezonda Juventus, Chelsea, Liverpool kadar çok gol atan, Fenerbahçe kaç yemiş? Toplam 14! Yani 6 grup birincisinin toplamı, yani Villarreal'in 14 katı kadar. 2 sezonda 27 gol! Yani Juve'nin 2 sezonda grupta yediği golün neredeyse 5 katı. Örnekler böyle sürüp gider. Sezon başında "Bu takım gol yemez" deniliyordu. Ancak unutulan bir şey vardı. Geçen sezon gördük ki, Fenerbahçe'nin üstüne gelen takımlar hep gol buldu ve kazananlar genelde fark attı. Manchester United, O. Lyon, Real Zaragoza, Galatasaray, Beşiktaş gibi. Aynı sorun devam ediyor. 25'e yakın maç yapan Fenerbahçe, sadece 5 veya 6 karşılaşmada kalesinde gol görmedi. Bu istatistiklerin ışığında yorum yapmak gerekirse takımlarımız bu kadar gol yediği sürece Avrupa'da başarı ne yazık ki hayal olur. Lucescu'nun defansif futbolu eleştiriliyordu, ama Galatasaray'ı çeyrek finale çıkardı, Avrupa'da en fazla puan toplayan teknik adam oldu, Beşiktaş'ı rekorlarla şampiyon yaptı. Otto Rehhagel eleştirildi. Yunanistan, Avrupa şampiyonu oldu. Jose Mourinho, yaylım ateşine tutuldu. Chelsea 50 yıl sonra mutlu sona ulaştı. NBA'de Detroit ve San Antonio müthiş savunma yaparak şampiyon oldular. Attıkları 94 civarı, yedikleri 89. Dallas ise aşağı yukarı her maçta 100 sayının üstünde atsa da, çok yediği için başarılı olamadı. "En iyi savunma, hücumdur" felsefesine karşı olduğumu bir başka örnekle çürüteyim. Valencia, 2002'de İspanya'da şampiyon olduğunda 51 gol attı. 5 takım daha fazla gol atmıştı, ama Valencia 27 golle en az gol yiyen takım olduğu için zirvedeydi.
-İnsanlar ikincileri hiçbir zaman hatırlamazlar. Üçüncü olan, ikinciden daha büyük keyif alır. Çünkü üçüncü bronz madalya kazanmıştır, ama ikinci altın madalyayı kaybetmiştir. RAFAEL BENITEZ ( Liverpool Teknik Direktörü)
İlk kez katıldığı Şampiyonlar Ligi'nde grup birincisi olarak tarihi başarıya imza atan Rıpamonti Pellegrini.
Avrupa Kupaları'na çarşamba gecesi veda eden 1999'un şampiyonu Sir Alex Ferguson. Ersin DÜZEN