Mağlup ama mağrur

Futbol konuşmanın da yazmanın da çok zor olduğu şu günlerde elimizden geldiğince maçlara odaklanmaya çalışıyoruz. Konya deplasmanı ile başlayan "gitti" denilen şampiyonluğun en büyük adayı olduğunu hem oyununu geliştirerek, hem de zorlu maçları kazanarak gösterdi Fenerbahçe.
Maça topu Antalyaspor'a bırakarak, ikinci bölge oyunu oynayarak ve kazandığı toplarla etkili, hızlı hucümlarla golü arayan sarı lacivertliler. Advocaat "geliştirmemiz gereken şeyler var" diyerek sürekli vurgu yaptığı, savunmadan hucüma geçiş oyunundaki zaafiyet, Mehmet ve Josef'in kazandığı topları yavaş oynaması dikine çıkamaması ve kısmen bu işleri iyi yapan Alper'in de gününde olmaması neticesinde, Advocaat'ın serzenişinin de ne kadar haklı olduğunu bir kez daha görmüş olduk.

Yine uzaktan yediler
Buna bir de takımın zihinsel ve fiziksel yorgunluğu da eklediğimizde oyunu enine ve boyuna kısaltıp daraltamayan, birlikte hareket edemeyen bireysel performanslar ile sonuca gitmek isteyen bir Fenerbahçe vardı sahada.
İkinci yarıya da durağan, temposuz ve oyuncu değiştirmeden başlayan Fenerbahçe yine uzaktan yediği golle yenik duruma düştü, ardından Fernandao'yu oyuna alarak 4-4-2'ye dönen ve sakatlık sonrası yüzde yüzü ile oynamayan Lens- Aatıf değişikliği ile de istediği tempoyu coşkuyu ve oyun kalitesini yakalayamayan bir Fenerbahçe izledik sahada ve ligde 10 hafta aradan sonra Moussa Sow'un attığı hakem Cüneyt Çakır vermediği net golle sahadan mağlup ama mağrur ayrıldı Fenerbahçe.
Antalyaspor ise son 6 maçının 5 inde 1-0 ile 15 inci puanını aldı. Liderden deplasmanda 1 puan ve sahasında şampiyonluk adayı Fenerbahçe'den 3 puan alarak başarısını taçlandırdı. Antalyaspor'un kötü bir kadrosu olmadığını, iyi bi teknik adamın elinde neler yapabileceğini de böylelikle görmüş olduk.