Tek fark lideri

Fernandao ve Nani'nin cezaları nedeni ile, Markovic, Volkan ve Persie'li bir forvetle çıktı sahaya F.Bahçe. Volkan şut deniyor, Markoviç savunma arkasına top atıyor, Volkan ve Markoviç pas alışverişinde bulunuyordu.
F.Bahçe, Gökhan ile sağ kanadı daha fazla kullanan taraf idi.
Sivas ise sol kanatta Erkan'ın getirdiği bir top dışında Volkan'ı rahatsız edememişti.
25. dakikaya kadar en çok dikkatimi çeken şey Van Persie'nin yine pas alamamasıydı.
O dakikada Diego'nun kaleciden dönen şutuna "Doğru yerde bulunarak" yaptığı vuruş, Van Persie'yi "kullanamamanın" F.Bahçe'ye zararını anlatıyordu.
Diego sakatlanıp, Ozan'a bıraktı yerini. Sonraki dakikalarda da bir kafa vuruşu, bir de arkadaşına indirdiği topla maçın etkili adamı Robin idi. İlk yarıda duran toplar dahil 10 gol girişimi olan F.Bahçe'nin, 42'de kendi alt yapısında yetişen Beykan'dan, Sivas'ın kaleyi tutan ilk şutunda yediği gol; ilk yarıyı hakkı olmayan bir skorla bitiriyordu.

Tablo değişmedi
İkinci yarı tablo değişmedi. Markoviç bindirdi, Volkan bindirdi. Gol gelmedi.
Hasan Ali -Caner, Eneramo-
Ziya değişti. Atıf, F.Bahçe'nin savunma çıkışlarından kayıpları ile 2 pozisyon buldu. Ama gol, kornerden dönen topun ortası ile F.Bahçe stoperlerinin ilk golü olarak geldi.
Avrupa'nın bile tek farkla maç kazanma oranı % 75 ile lideri durumunda olan F.Bahçe, 20 gol girişimi yaptığı maçı, gol kaçıra kaçıra tek farkla kazandı.
Ligin ilk yarısında en büyük özelliği ilk yarıda gol atıp, ilk yarıda attığı gollerin avantajını maçın ikinci yarısında da sürdürmek olan F.Bahçe; bu kadar kaliteli gol ayağı varken attığı gol oranını bu kadar aşağıda tutuyorsa, bu ligin ikinci yarısı için takım adına tehlikedir.
Pereira, bu takımın kültüründe "Az pozisyon vererek övünmek değil", "Çok pozisyona girerek övünmek" olduğunu anlamalı, ya da yönetim bunu anlatmalıdır!