02 Nisan 2022 | Cumartesi

Galatasaray'ın seçimi

Galatasaray bir yıl bile geçmeden yeniden seçim atmosferine girdi. Mevcut düzende bu yönetimin uzun soluklu olmayacağı belliydi. Yine de " ibrasızlık" tercihinin silaha dönüşmesi etik mi? İbra ile başkan terbiye etmek, böyle köklü bir camia için üzerinde düşünülmesi gereken bir konudur. Öte yandan taraftarın bu hamleyi genel kurulun diğer kulüplerden farkı ve gücü olarak gördüğünü de unutmayalım. Polat, Cengiz ve Elmas… Bu ibrasızlıkları, kısa süre önce başkan seçilmiş bir ismi aynı hızla itibarsızlaştırmak mı, yoksa demokrasi kültürünün bir başarısı olarak mı değerlendirmek lazım? Bu soruyu her Galatasaray üyesinin kendi vicdanında cevaplaması gerekiyor. Ufukta seçim var. Dursun Özbek ve Ünal Aysal ismi taraftarı heyecanlandırıyor. Bu malum. Ama asıl soru, Genel Kurul üyelerini hangi ismin heyecanlandıracağı. Sarıkırmızılı takım bu hızla başkan eskitirse, mali fatura ağır olacaktır. Bu yüzden artık her üye iki kere düşünmeli.

İKİ YANLIŞ BİR DOĞRU ETMEZ

Futbolumuz yine garip bir tartışmaya sahne oluyor. İki milli kalecimiz Uğurcan ve Altay başarılı ya da başarısız oldukları maçlar üzerinden rakip takım taraftarlarınca hedef haline getiriliyor. Bu anlamsız karşılaştırma yarışına, en dış kulvardan Ersin için yapılan övgü ya da yergiler de eklenince ortalık toz duman oluyor. A Milli takımda iki çok iyi kalecimiz var. Seviyeleri birbirilerine oldukça yakın. Ümit Milli Takım ve Beşiktaş'ın kalesini koruyan Ersin de onlardan aşağı kalmıyor. Geleceği onlar kadar parlak. Bizse uluslararası seviyede üç iyi kaleciye sahip olmakla övünmüyor, takımdaşlık adına birini öne çıkarıp, diğerlerini tu-kaka ilan ediyoruz. Özellikle sosyal medya üzerinden şekillenen bu yarış maalesef en çok genç kalecilerimize zarar verip, akıllarını karıştırıyor. Kalede özgüvenle durmalarını engelliyor. Camialarına şirin gözükmeye çalışan gazetecilerin bile bu anlamsız karşılaştırmaya dahil olmaları maalesef yaşadığımız dönemdeki pop çağı kültürünün hazin bir sonucu. Yapmayın sevgili okurlar! Birine de, diğerine de yapılan yanlış. Neticede iki yanlış bir doğru etmiyor ve kaybeden futbolumuz oluyor. Azıcık insaf.

KUNTZ'UN ISI ZOR

A Milli Futbol Takımımızın Dünya Kupası defterini kapatmasından sonra geleceğe ilişkin hesap, kitap başladı. Artık öncelikli hedefimiz, istikrarlı bir oyun ve oyuncu grubuyla Avrupa Şampiyonası Finallerine gidebilmek. İtalya maçında da gördük ki, bazı temel zaaflarımız hiç değişmiyor. Bunların başında da kolay gol yemek geliyor. Şimdilerde gündemimiz Kuntz'un üçlü savunma düzeni. Alman Hoca burada şans verdiği isimlerin üçlü savunma oynadığını söyleyerek aklımı karıştırdı. Evet, hepsi oynamış olabilir ama hepsinin yanında bu sistemi oynamayı iyi bilen, dengeli ve oyun kurma becerisine sahip partnerleri vardı. Biz hamle oyuncularıyla, tekniği görece zayıf isimlerle aynı işi yapmaya kalktık. Böyle olunca da baskı yedik, iyi top çıkartamadık ve savunmada tehlikeler yaşadık. Elimizde Marcao tipi bir savunmacı olur anlarım. Bu düzen işleyebilir ama bu isimlerle olmaz. Hele Berkan'dan üçlünün sol beki hiç olmaz. Diyeceğim şu ki; Stefan Kuntz oyun düzenini elindeki oyunculara göre kurmuyorsa, o düzene uygun oyuncular bulmak durumunda. Nihayetinde kulüp takımı yönetmiyor. Eli geniş. Ama düşünce şekli standartsa ve kafasındaki doğruları akılcılıkla değil körü körüne uygulayabileceğini zannediyorsa zaten zor olan işini, iyice zor hale getirir. Böyle olursa biz Stefan Kuntz'u daha çok konuşuruz.

YAYINCILIK EVRİLİYOR

Televizyon yayıncılığı başka bir eksene kayıyor. Piyasadaki pek çok platform yeni nesil yayıncılık anlayışıyla geleneksel medyayı tehdit ediyor. Özellikle "entartainment" dediğimiz, dizi vb. içerik üreten büyük kanalların gelecek 5-10 yıl içinde sıkıntı yaşayacağını öngörmek sürpriz değil. Her ne kadar ülkemizin TV izleyicisi gelenekçi olsa da, bir oturuşta sevdiğin dizinin bütün sezonunu seyredebilmek ya da yeni filmlere ulaşmak izleyiciye cazip geliyor. Yapımcılar için sıkıntı yok. Onların sadece alıcısı değişecek. Ama geleneksel TV'lerin işi zor. Haber ve Spor içerikli tematik kanalları biraz daha ayrı tutuyorum. Tematik kanal izleyicisi maç, program ya da haber aksiyonuna göre kendine adres seçer. Bununla birlikte spor yayıncılığında belirleyici rol oynayan futbol maçlarının izlenme oranlarında da düşüş var. Tempo, kalite, gol… Seyirci sürekli aksiyon istiyor. Tarihi öneme sahip Portekiz- Türkiye maçı bile çift haneli rakamlarda rating alırken zorlanıyor. Dünya devi İtalya ile yaptığın özel maçın ratingi bir elin parmaklarını bulmuyor. Sorun belli ölçüde global olsa da futbolumuzun hız, kalite ve üretkenliğini arttırmak zorunda olduğumuz ortada. Elbette maç yayıncılığında da yenilik şart. Bu ve benzeri sebepler ülkemizdeki yayın gelirini düşürdüğü gibi, belirsizlikleri de arttırıyor. Yayıncılık evrilirken futbol kendine güvenli bir liman bulmak zorunda.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor