SERKAN KORKMAZ - İKİNCİLİK ÖNEMLİ
Beşiktaş'ın onbirini herkes biliyordu ama Galatasaray'ın ne yapacağı merak konusuydu. "Gençlerden (Kerem ve Halil) anca birini oynatır" diye düşündüğüm Terim, ikisini de yedek soyundurdu. Oysaki Onyekuru yerine Kerem'in daha doğru bir tercih olduğu daha maçın başında netleşti. Yine de sürpriz sayılabilecek Saracchi-Yedlin ikilisi dâhil çok da itiraz edilmeyecek, mantıklı bir onbir vardı sahada Galatasaray adına.
Babel (özellikle ilk yarıda) sarı-kırmızıların en iyisiydi. Gol attığı için söylemiyorum; belki de sezonun en önemli "saha içi liderlik" performansını sergiledi takımı adına. Toplar ona şişirildi, havadan yerden aldığı topları hep olumlu kullanma çabasındaydı. Attığı golse tek kelimeyle harikaydı.
Maçın kontrolü için habire sarı kartına davranan Cüneyt Çakır, kırmızı kartlı bir derbinin hazırlığını yaparken önce Beşiktaş ardından Galatasaray lehine birer penaltı verdi. Lafı hiç uzatmayayım iki penaltı da gri. İngiltere Premier Ligi'nde hakemlerin çoğu ikisini de vermez. İkincisine, ilkini verdiği için hükmetti. Atiba'nın itmesiyle başlayan pozisyonda Donk'la karşılıklı mücadele ettikleri anda penaltıya neden hükmetti gerçekten anlamadım.
Maçın ilk bir saatinde rakip kaleye isabetli tek şut çeken Beşiktaş savruk ve gergindi. Dünkü maçların öncesinde, sonuçlarından bağımsız olarak kanaatim; Beşiktaş'ın ligdeki son iki maçını kayıpsız kapayacağı şeklindeydi. Yani esas merak ettiğim şey kimin ikinci olacağı.
Terim ve talebeleri pek çoğumuza göre "ligin en iyi takımını" yenerek çok önemli bir iş yaptı. Az da olsa şampiyonluk şansı sürüyor, lig ikinciliği için de fikstür avantajıyla son iki haftaya umutlu giriliyor. Kazanılan bu maç, lig nasıl biterse bitsin, yıllar boyu hatıralarda önemli bir yer tutacak.
TURGAY DEMİR - CİMBOM HAK ETTİ
Son birkaç maçta olana bakın, önce Larin, ardından Gökhan Töre, sonra N'Koudou sakatlandı. Aboubakar'la Cenk'i saymıyorum bile… Bir hafta önce kim iyi işler yaptıysa nazara geldi… Beşiktaş neredeyse yedeksiz çıktı sahaya… Daha ilk dakikada attığı gol kıl payı ofsayta takılmasa ya da Galatasaray'ın golü kıl payı ofsayttan kurtulmasa maçın farklı bir hikayesi olurdu…
İlk yarıda iki penaltı var biri tartışmasız, Donk çelme taktı, ikinci penaltıda Atiba, Falcao'yu çekip bırakıyor ama bırakırken kendi de üzerine düşüyor… Bu kadar çanak tutarsan hakem penaltıyı verir. Verdi de… Beşiktaş oyun gücünü sahaya yansıtamadı bu kesin. Gökhan Töre sahada yoktu, Adem ürkek oynadı ve çok etkisiz kaldı. Etrafındaki iki kişinin kötü günlerinde olması Larin'i bozdu, Ghezzal'ı da yalnız bıraktı.
Galatasaray sağlam yedek kulübesiyle her türlü planı yaparken Beşiktaş elindeki onbir dışında bir de Necip ve Dorukhan'ı kullanabildi… Dolayısıyla iki forvet çıkınca zorunlu olarak iki orta saha girdi oyuna. Buna karşılık Terim hücum oyuncularını, hücum oyuncularıyla değiştirdi… Bu şartlarda Beşiktaş'ın gol atması tesadüflere kalmıştı… Kontratakta Ghezzal'ın soluna gelecek, Larin arka direk yapacak v.s…
Bunlar olmazsa geriden alıp götürecek kimse yok, çünkü saha, (zorunlu olarak) bozan oyuncularla doldu, yapanlarla değil. Dolayısıyla rakibini biraz bozsa bile kendisi bir şey yapamadı. Derbi maçta elbette, Cüneyt Çakır'ın ve yardımcılarının bazı hataları oldu ama kritik kararları doğruydu. Derbide G.Saray kazanmayı hak etti işin doğrusu bu… Beşiktaş iyi gününde değildi… F.Bahçe de son anda kazandığına göre şimdi Kartal'a düşen son iki maçta 4 puan alarak ipi göğüslemek…
SİNAN VARDAR - KÖTÜ NİYET
Dün Süper Lig'de yine tipik bir Cüneyt Çakır derbisi izledik. Yıllardır bitmeyen pembe dizi mübarek... Baba torpiliyle hakemlikte yükselen Çakır; 90 dakika boyunca Beşiktaş'ı lime lime doğradı. İki sezon önce Fenerbahçe derbisinde Vida'ya ceza sahasında yapılan kündeyi görmemezlikten gelmesinin ardından benim gözümde bitmişti. Dün de Galatasaray'ın 12. oyuncusu gibiydi Çakır.
Beşiktaş aleyhine verdiği penaltıda neredeyse top havadayken beyaz noktayı gösterdi. Galatasaray'ın attığı 3. golde de çıkan topa devam demesi ayıp ötesiydi. Kötü niyet yine futbolu katletti. Yazıklar olsun sana Cüneyt Çakır.
Beşiktaş iyi oynamadı. Top belki Beşiktaş'ta gibi gözükse de ev sahibi ekip hızlı hücumlarla Beşiktaş savunmasına tehlikeler yarattı. Ghezzal'i etkisiz hale getirilince Beşiktaş çok zorlandı. Siyah-beyazlılar tempoyu bir yükseltemediler. Aboubakar, N'Koudou, Oğuzhan'ı bu maçta çok aradı. Beşiktaşlı futbolcuları çok eleştirmek istemiyorum ama çok güvendiğimiz Atiba'nın rakip oyuncuların ve hakemin gazına gelip sinirlenmesi onun tecrübesine yakışmadı.
Galatasaray'ın dün son şansıydı ve bu şansı iyi kullandılar. Terim belli ki Beşiktaş'ı çok iyi çalışmış. Hızlı hücumlarla Beşiktaş savunmasının arkasına sarktılar ve istedikleri sonucu da almayı başardılar. Dün özellikle Babel'i çok beğendim. Babel, Beşiktaş'tan ayırılırken o dönemki başkana "Babel'i takımda tutun" diye yalvarmıştım. Ama olmadı, dinlemediler.
Beşiktaş için kaybedilmiş bir şey yok ama son iki haftasına girilirken lige biraz heyecan geldi. Kozlar yine Beşiktaş'ın elinde ve 2 maçta 4 puan mutlu sonu getiriyor. Yolun sonu güzel olacak çünkü bu sezon Beşiktaş şampiyonluğu çok hak etti.
REHA KAPSAL - KAZANAN GÜÇLÜDÜR
Fatih Terim'in ilk 11 tercihinde son haftalarda enerji katan gençler değil bu maçlık performans alacağı, yüksek tansiyonlu final maçlarını yaşamış tecrübeli oyuncular vardı. Özellikle de hücum hattında oyunun başında konulan yüksek enerjiyle beraber öne geçmesini bildiler. Bundan sonraki süreçte Beşiktaş beraberliği de yakalasa organize olan, coşkulu, kazanma duygusunu sahaya yansıtan G.Saray, böyle önemli bir eşik maçını zorlanmadan geçmesini bildi.
Beşiktaş ise Sergen Yalçın'ın 4-6-0 gibi santrforsuz organizasyonun arka planın nasıl doldurulacağıyla ilgili hücum çeşitliliği uygulaması yoktu. Gökhan'ın alacağı pozisyonlarda tarifi ve rolleri maç önünde iyice ezberlememiş doğaçlama bir oyunla oynaması doğru değildi. Gökhan, yüzü dönük oyunlarda orta sahaya gelip arkasına da Larin ve Ghezzal'ın koşu yapması gerekirdi.
Ljajic'in de santrfor pozisyonunu yeri geldiğinde doldurması Gökhan Töre'nin yerine santrfor olarak koşular yapıp rakibin dengesini bozması gerekirdi. Gökhan'ın arkasındaki oyuncular bunu uygulayamadığı gibi saha içi rol dağılımı da iyi değildi. Bu belirsizlik Beşiktaş'ı kısırlığa ittiği gibi üretkenliği de sıfıra indirdi. Eğer Gökhan'ı, sırtı dönük oyunlarda verim vermediği 60 dakikalık oyunda oyundan çıkarmak yerine Larin'i santrfor yapıp çizgiye Gökhan'ı atabilirdi.
Ne taktiksel olarak ne de mental olarak maça hazırlanamayan Beşiktaş'ın kaybetmesi de gayet doğaldı. G.Saray'ın yüksek enerjiyle ortaya koyduğu oyun beraberinde maçın kırılma anlarını ve dokunuşları beceri farkıyla iyi uygulayan ve sahadan 3 puan almayı hak eden G.Saray maçı kazanmasını bildi. Son haftaya kadar da şanslarını kovalayacağının mesajını vermiş oldu. 'Derbilerde güçlü taraf kazanmaz, kazanan taraf güçlüdür.'
