Bir adam hem şair hem fanatik Fenerli olursa böyle olur. Feylesof Arif gibi olur yani. Semtin kahvehanesine girdiğimi görünce fırlayıp düzdü manisini. "Hoş geldin Savaş abi kahveye. Sarı nasıl yakıştı gece lacivertine Adeta kanaryanın tüyleri yıldız oldu Gençler'in kalesine goller doldu" Emekli maaşını yeni aldığını bilenler belki 3-5 çaylık avanta kaparlar diye alkışa boğdu Feylesof Arif'i. Lakin ben serinkanlı davrandım: - Daha maça 12 dakika var Arif, müneccim misin? - Bilirim Savaş kaptan, bu gece gerçekten sarı- lacivert olacak. - Bakacağız artık - Gündüz gözüyle görünmedi ama renklenme daha ikindi vakti Ankara'dan başladı. - Nasıl yani? - Nasıl olacak, Galatasaray'ı yenen Ankaragücü yiğitleri de sarı-lacivert formalıydı dimi? - Geceyi de Fener götürecek diyorsun? - Aynen öyle diyorum, hatta eminim. Bir Emre, bir Güiza bir tane de Lugano'dan çakarız.
Ben demedim mi sana? Maç başlayınca gözümü ekrandan Feylesof Arif'e kaydırıp yüzünü, mimiklerini kolaçan ediyorum ara ara. Alex'in golü gelene kadar put gibi oturuyor Arif aga. Gol gelince de kocaman seviniyor. Dakikalar ilerliyor. Kağıt parçalarına bir şeyler çiziktirip "Oku" diyor: "Ben demedim mi fena yaparız diye Daha maçın başında Alex attı Gençler'e Devamı da var, Arif dediydi dersin Yenersek çaylar senden. Allah kolaylık versin!" İkinci yarıyla atağa kalkan G.Birliği'nin akınında Lugano golü kurtarayım diye öyle bir tehlikeli ayak koyuyor ki kendi kalesi üstünden kornere gitti top. Feylesof da celallendi: "Oğlum Luganoo... Edu'yu mu özledin ne?" Tekrar kendine gelmesini sağlayan ise Emre'nin direkten dönen şutu oldu. Neyse ki Alex ikinci golü de atmakta gecikmedi, Lugano da perdeyi 3'leyerek kapadı da kahve milletinin insanları olarak hepimiz bol neşe olduk. Neşe içinde kalkıp kahveden gitmeye hazırlanırken okuduğu son manisi şöyle oldu Arif'in: "İşte böyle abicim sekizde yaptık sekiz Bu hızla biz haftaya Antep'i de yeneriz Belki de hiç kayıpsız kapatırız bu ligi Bir kahve söyle, beklerim senden ilgi."