Hani mazeret midir bilmem ama görünen bir gerçek vardı dün derbide: "Milli oyuncuları çok olan Galatasaray daha yorgun, Beşiktaş daha diriydi." Karşılaşmaya damgasını vurması beklenen Arda Turan, milli mesaide gerçekten çok efor sarf etti ve ilk kez sahada hiçbir varlık gösteremedi. Tribünler iki yıldır ilk kez Arda'nın sahadan çıkmasına rıza gösterdi. Kalp hastalarına elektro şok uygularlar ya Galatasaray da maça şok golle başladı. O kadar şok bir gol ki resmen takımın ritmini bozdu, saldırmaya alışmış takım korumaya çekilince dengesini kurmakta zorlandı... Sahaya daha çok rakibi pasivize etmek amacıyla çıkmış Beşiktaş'ın da katkısıyla tatsız tuzsuz bir ilk yarı izledik. Ama unutmamak lazım ki en yorgun ve ritimsiz Cimbom, soyunma odasına tabelaya dört gol yazdırmış olarak da gidebilirdi. İkinci yarıda santranç hamleleri değişti.
Roller tersine döndü Sahaya saldırganlığı öne alan bir Beşiktaş takımı çıkınca roller tersine döndü... Teknik direktör Frank Rijkaard ilk kez bir maçta beklenen hamleleri yapıp sahaya dokunamadı... Maç misafir takımın tek kale maçına dönmüştü ki Rüştü'nün ikinci ikramı geldi ve Baros farkı ikiye çıkardı. Orta sahayı güçlendirmek için Barış'ın alınması tamam da bize göre çıkan Keita değil Kewell olmalıydı. Bu maç iki takım arasındaki sıklet farkını ortaya ayan beyan koydu... Sezonun en iyi ve mücadeleci karşılaşmasını oynayan Beşiktaş'a karşın en kötü maçını oynayan Galatasaray tartısında galibiyet ibresinin ev sahibinden yana olması, siyah-beyaz cephe açısından kesinlikle sorgulanması gereken bir tablo. Yorgun ağır sıklet ile diri hafif sıklet maçından başka bir sonuç çıkmazdı zaten.