Arda Turan diyor ki, "Pasaportum farklı olsaydı, bugün başka yerde olurdum..." İyi diyor, güzel diyor da bence işin tam doğrusunu demiyor ya da yanlış biliyor. Birincisi futbol, dünyada pasaportun, ırkın, dinin, milliyetin en az etkili olduğu alandır. Bakın Avrupa liglerine, Afrika'dan fazla Afrikalı futbolcu var! İkincisi, Galatasaray'ın UEFA ve Süper Kupa şampiyonluğu ile Milli Takım'ın Dünya Kupası üçüncülüğünün ardından Avrupa liglerinin kapıları Türk futbolcularına ardına kadar açıldı. Yedeğinin yedeğine kadar bir takımlık oyuncu gitti. Çoğu tutunamadı, döndü. Ancak Tugay gibi Süper Lig'de oynadığı süre kadar Avrupa liglerinde oynayan da çıktı. Dönenlerin dönme sebebi ise pasaport değildi!.. Üçüncüsü, Arda geçen sezon 60 dakikalık futbolcuydu. Kendisini biraz zorladığında sahada yığılıp kalıyordu. Ne kadar yetenekli olursa olsun 60 dakikalık oyuncuyla işi olmuyor Avrupalıların. Kısacası Türk olarak pasaport bir problem olabilir ama futbolcu olarak pasaport bir "kağıt parçası..." Diyorlar ki, "Almanlar Mesut Özil'i parlattı, 20 milyon euro değer biçti..." İyi de Arda'yı parlatan, onu 15 milyon tahmini bonservis bedeliyle Türkiye'nin en değerli futbolcusu yapanlar da Almanlar, yani Alman kökenli internet sitesi!... İşin aslı, futbolcular kendi değerlerini kendileri belirliyorlar. Arda bu sezona müthiş başladı. Galatasaray'ın 10 resmi maçında da oynadı, 773 dakika sahada kaldı. Galatasaray'ı aldı götürüyor. O kadar baskın ki futbolu, "Galatasaray, Arda'sız acaba ne yapar?" sorusunu kimse sormaya cesaret edemiyor. Arda 60 dakikalık yerel bir yıldızdan, dünya starlığına gidiyor bu sezon. Ve kendi değerini kendi belirliyor...