Aylar sonra iki maç üst üste adına ve kalitesine yakışan bir futbol oynadı Fenerbahçe. Sezon başından beri Şampiyonlar Ligi ve Turkcell Süper Lig'de yarattığı her düş kırıklığından sonra yorumcuların büyük bölümü ve sayın Aragones, faturayı kadroya kesti bildiğiniz gibi. Ama anımsayacaksınız, ısrarla bu tespitin yanlış olduğunu, ortaya konulan performans ile kadro kalitesinin arasında bir çelişki doğduğunu, bu durumun asıl sorumlusunun futbolcular olamayacağını, aksine sorunun İspanyol teknik direktörün sistem ve tercihlerinden kaynaklandığını yazmıştım. Tamam, geçen sezon Avrupa'nın ilk 8'i arasına girmiş kadrodan Aurelio ve Kezman ayrılmıştı belki ama Emre ve Güiza dahil önemli takviyeler yapılmıştı. Dolayısıyla kadronun kalitesinden değil, mevcut kadronun antrene edilme biçiminden, teknik heyetin tercihlerinden ötürü düş kırıklıkları yaşandığı gün gibi aşikârdı. Sırf bu nedenle de her fırsatta kadronun karakter ve kalitesine inancımı dile getirmiştim.
Kayseri'yi yenerler Şüphesiz sezonun geri kalan önemli bölümünde yaşanan zincirleme sakatlık, motivasyonsuzluk ve ortaya konulan performans yetersizliğinde kimi futbolcuların da sorumluluğu var. Ancak elinin altında bu tür sorunların üstesinden gelebilecek bir kadro olduğu halde aşırı muhafazakar davranan Aragones çözüm üretemedi. Bunun en tipik örneği elinde Deniz Barış gibi büyük bir profesyonel olduğu halde önce Maldonado'da ısrar etmesi, sonra da Selçuk Şahin ve Deniz'e rağmen Josico'yu aldırmasıdır. Her neyse, sarı-lacivertli kadro hem karakter hem de kalite sınavından bir kez daha yüzünün akıyla çıkmıştır. Biraz özen ve dikkatle fizik güç ve konsantrasyon sorununu aşmasını bilmişlerdir üstad Alex de Souza ve arkadaşları. Dolayısıyla kalite ve karakterlerine öteden beri inandığım Fenerbahçeli futbolcuların, yarın akşam Kayserispor'u yeneceğini inanıyorum. Farkındaysanız bu sezon ilk defa bir maç öncesi Fenerbahçe için "Kazanır" diyorum. Hem de aşırı sertliğe göz yuman hakem Bünyamin Gezer'e rağmen.
