Beşiktaş Başkanı Süleyman Seba telefonu açtığında karşısındaki kişi F.Bahçe Başkanı Ali Şen'di. Nazik bir şekilde "Sayın başkanım, Högh'le bir süredir ilgileniyorduk ve pazarlık aşamasındaydık. Sizin arkadaşlar devreye girmiş ve Högh'e imza attırmış. Bu gelişme bizi çok zor durumda bıraktı. Sizden istirhamım..." Daha önce aklı çelinen ve F.Bahçe'ye imza atan bazı Beşiktaşlı futbolcuları kapıdan bir sözle çevirmiş Süleyman Seba "etik bulmadığı" bir imzayı iptal etti. Högh yıllarca F.Bahçe'ye hizmet verdi. Beşiktaşlı duruşu, belki de başarıya tercih edilmişti. Beşiktaş'ı daha saygın yapan değerler manzumesi böyle davranışlarla ilmik ilmik örülmüştü. O davranışlar Seba'yı sadece siyah-beyazlı camianın değil, Türkiye'nin onursal başkanı yaptı. Beşiktaş'ın Yusuf Şimşek için transfer masasında olduğunu öğrendiğimde perşembe akşamı 22.30'du. Şok etkisi yapacak bir durumdu. Çünkü sadece 3 saat önce Bursa'nın Adnan+ Ergün+450 bin TL karşılığında Yusuf'u Trabzon'a verdiği bilgisine ulaşmıştım.
Değerler alaşağı edildi Yusuf'un ifadesiyle sayın Mustafa Denizli devreye girdi ve eski talebesini Beşiktaş'a getirmeye ikna edince transferin rotası Kartal'a döndü. Bursaspor Başkanı İbrahim Yazıcı da futbolcusunun çalımını aratmayacak bir manevrayla 1 milyon 500 bin TL+Tuna+Aydın (500 bin euro karşılığında dönebilir) önerilince Beşiktaş'la anlaştı. Tarihe not düşülen iki olayı ortaya koydum. Mustafa Denizli'nin "şampiyonluk" iddiasıyla aldırdığı bir futbolcunun Beşiktaş'a ne kazandıracağından çok, şimdiden ne kaybettirdiğini söylemek için bunları yazdım. Dostluğu kaybedilen Trabzon'un kızgınlığını bir kenara bırakıyorum, toplumda kabul görmüş Beşiktaş değerlerinin sorumsuzca, hoyratça, alaşağı edilmesine tepki veriyorum... Yıllardır bu camianın içinde olan, hocalık yapan, yöneten, başkanlık yapan, "başarı için her şeyi mübah sayan" insanların Beşiktaş değerlerinden bihaber olduğunu görünce Yusuf Şimşek'in "Niye bu kadar eleştirildim anlamıyorum" demesini de yadırgamadım. Hayırlı olsun!
