Hocalar vardır takımı sırtında taşır, hocalar vardır takımın yanında koşar, hocalar vardır takımın sırtında gider. Şimdi soruyorum Ersun hoca nereden koşuyor? Sorunun cevabını çok aradım. İlk çıkışından beri ilgimi çekmiştir hoca. Ezber bozmuştur, eskilerin taklitçiliğinden öte bir tarz oluşturmuştur. Kendine has uygulama doğruları vardır. O doğrular hocayı farklı kılmıştır. Başlangıçları mükemmeldir hocanın. Denizli, A.Gücü, Gençler ve Manisa'da olduğu gibi. İki üç aylık fırtına, lige damgasını vurmuştur. Sonra bir şeyler olur, ayarı bozulur ekibin. Çorap söküğü misali, hareket dibedir artık. Çözüm üretemez, bilinen sonlara koşar hoca. Sezon başı önde gidiyordu hoca. 7-8 oyun sonrası, ekibin yanında geriledi. Sistem araz vermeye başladı. Oynadıkça olgunlaşması gereken takım hareketi, irtifa kaybetti. Sıkıntılı maçlar, sıkıntılı skorları getirdi. Antep, G.Saray, Kayseri, Gençlerbirliği, Sivas, Bursa hatta Eskişehir karşılaşması. Hocada bir eksik var fakat tespit kolay değil. Onun düşmesi, Trabzonspor'un da kaybı anlamına geliyor. Bir yorumda yazmıştım, "Adım Hıdır bildiğim budur..." Sanıyorum rotasyon sorunu var hocanın.
Otomatiğe bağladı İlk 8 maçı oynayan kadro ile o sıkıntılı karşılaşmaları çıkaran kadro aynı. Serkan-Tayfun değişikliği, son 15'e Umut-İsaac, biraz da Hüseyin Ceyhun. Otomatiğe bağlamış hoca. Orada olmasına gerek yok. Balıkçı Temel bile ne edeceğini biliyor. Bu nasıl iştir anlamadım, iyiyken de aynı kadro, kötü iken de aynı kadro. Toplar direkt ceza sahasına şişirilecek, pası veren hariç herkes seken topu kapmak için öne sıkıştıracak. O şişirmelerde rakip hata yaparsa Trabzonspor maç kazanacak. Yapmayınca ne olduğunu hep beraber izledik. Futbolda vardır, iyi de bir silahtır rakibe hata yaptırmak. Ama sadece bu değil ki biraz da takım becerisi olmalı, o beceri, gol üretmeli. En zayıfların bile o isteği varken Trabzonspor neden "Kaleden kaleye şahin uçurdum" üzerinde ısrar ediyor?