Yönetim zaafı! Son iki maçta daha doğru işler yapmaya başlayan Feldkamp, bu karşılaşmaya da ideale yakın bir kadro ile çıktı. İşleri fazla karıştırmadan sahaya sürdüğü 11 gerçekten de ilk 45 dakikada epeyce doğru işler yaptı. Özellikle orta sahayı büyük ölçüde Ümit Karan ile kullanıp muhtemel Beşiktaş bindirmelerinde kalabalık bir presle rakibini önde basmayı düşündü. Savunmada Song fevkalade oynadı. Hava toplarına son derece hakim olan Servet'in, yine haddini aşan işgüzarlıklarla zaman zaman Aykut'u kontrapiyede bırakan hareketleri vardı. Ne olduysa 56. dakikadaki adam paylaşımından kaynaklanan Nobre'nin golünden sonra oldu. Galatasaray'da oyun disiplini diye bir şey kalmadı. Bunu da kenardan seyreden bir hoca vardı. Fenerbahçe ile oynanan kupa maçındaki tuhaflık; yani Serkan Çalık'ın stoperde oynaması gibi, Beşiktaş derbisinde de Nonda ön libero oynadı. Sabri'nin yerine giren Barusso'nun ise nerede oynadığı belli değildi. Son 10 dakika Servet ikili arkası görev yaptı.
Hakemin yüreği yetmedi Bütün bu karmaşa Galatasaray'ın kenardan yönetilmediğinin, daha açıkçası yönetilemediğinin göstergesiydi. Oyuna alınan bir yedek futbolcunun nerede nasıl oynayacağı kendisine söylenmiyorsa, izah edilmiyorsa bir ayıp; giren oyuncu bu direktiflere uymuyorsa daha büyük bir ayıp. Beşiktaş, kısıtlı yetenekteki kadrosuna rağmen son derece disiplinli oynadı. Ertuğrul Sağlam bu maçta Holosko ve Nobre'yi çok iyi kullandı. Üst taraf iyice karıştı, biraz da heyecanlandı. Bunlar aslında Turkcell Süper Lig'in kalitesi açısından pozitif bir durum. Maçın hakemi Bünyamin Gezer, kendine göre oldukça iyi bir derbi yönetti. Sonuca tesir eden en önemli yanlış kararı 84. dakikada ceza sahası içinde Ümit Karan'a yapılan net fauldü ki bu pozisyon penaltıydı. Bulunduğu yer itibariyle bu pozisyonu görmemesi mümkün değildi. Ama kabadayı görüntüsüne rağmen yüreği bu pozisyonu değerlendirmeye elvermedi. Farklı diye baktığım bir hakem galiba başka kategoride.