10 dakikalık Galatasaray açısından zor bir periyodun son halkasıydı dünkü maç. Leverkusen maçıyla başlayan, Kasımpaşa ve F.Bahçe maçlarıyla devam eden dalgalanma; küresel dalgalanmadan farksız olduğunu dün gece İnönü'de tescilletti. İki takımın da önemli eksikleri vardı. Muhtemel 11'lerin bir gün önceden belli olması gibi taktikler de sürprizlere ve yeniliklere açık değildi. Böyle olunca da ortaya pozisyonsuz, temposuz ve keyifsiz bir ilk yarı çıktı. Ertuğrul Sağlam, kaybetmemesi gerektiğinin bilinciyle ilk 45 dakika sağlam durmayı riske tercih etmişti. Yumuşak karnının İbrahim Toraman'ın bulunduğu orta saha olduğunu biliyordu. Tabii bunu Galatasaray da biliyordu. Ama sol çizginin yıldız ismi Arda, forvet arkasında Lincoln'ü bile aratan vasat bir futbol sergileyince, oyun kilitlendi. İkinci yarıda riske giren ve vites yükselten Beşiktaş'tı. Siyah-beyazlılar, 10 dakikalık yüksek tempoyla yorgun Galatasaray'ı çözmeyi başardı. Kalli, hamlesini golü yedikten sonra yaptı. Arda'yı sol çizgiye çekip, Nonda'yı forvet arkasına koydu. Sabri'nin yerine Barusso'yu alıp, Servet'i ileri çıkardı. Bu hamleler, oyun üstünlüğünü Galatasaray'a getirdi. Ama gol pozisyonu üretmedeki sıkıntı, skor üstünlüğünün gelmesini engelledi.
Kalli, geç kaldı Aykut'a çok fazla iş düşmedi. Savunma Song ve Servet, Galatasaray'ın en diri oyuncuları olarak dikkat çekti. İki bek Sabri ve Volkan'ın hatalarını kapatmak bile Song ve Servet'e düştü. Galatasaray'ın orta alanı SOS vermeye devam ediyor. Barış iyi bir kesici ama topu kullanma konusunda becerisi sınırlı. Mehmet Topal da öyle. Üstelik Barış gibi 90 dakika fiziksel olarak zinde kalamıyor. Arda yerini yadırgadı. Ama esas yeri olan sol çizgiye geçtiğinde de kendisini ve takımı toparlamaktan uzaktı. Hakan Balta'nın ise varlığı ile yokluğu belli değildi. F.Bahçe maçının kahramanları Ümit ile Hakan da genel çizgiye ayak uydurdular ve Beşiktaş'ın en zayıf bölgesinde eriyip kayboldular.