"Fener'e kim çıkarsa farketmez" Lafı Palavradır! Gruptan çıkarak büyük iş başaran Fenerbahçe'de hafif bir gaza gelme durumu var sanki. "Kim çıksa fark etmez, sıradaki gelsin" diyen bir tayfa oluştu. Peki işin aslı öyle mi? Gelin her zaman yaptığım gibi altını doldurarak, adım adım gideyim ve yaptığım araştırmaların sonuçlarına, kişisel bilgi ve deneyimlerime, bu takımların ekibimle beraber izlediğim onlarca maçlarının analizlerinden elde ettiğim sonuçlara bakalım ve size hangi takımlar çıkarsa "fark eder", "Fenerbahçe, kimleri kesinlikle istememeli" onları yazayım. Ortaya koyduğum her sav için, bir tablo ve tablonun yanında da takımların o kriterden aldıkları puanları göreceksiniz.
1- Bu seneki Şampiyonlar Ligi'nde takımların attığı gollere bakın önce aşağıdaki 1. tabloda. Bu konuda Fabiano ve Kanoute'nin uçurduğu Sevilla başı çekerken, Lopez ve Quaresma dışında golcüsü olmayan Porto dipte kaldı. Ancak Chelsea hariç ortadaki tablo net. Bu takımlar maç başına ortalama 2 golü sizin filelerinize bırakıyorlar. Yani saymaya 2'den başlıyorlar. O nedenle Fenerbahçe'nin kesinlikle gol atmaya hem de bolcasına ihtiyacı olacak.
2- Futbolda sadece atılan gollere bakarak, sonuç çıkaramazsınız. Çok üstün oynar ama gol atamazsınız. Bu yüzden bu takımların, maçları nasıl domine ettiklerine dikkat etmek gerekir. Çok çalışıp, saldırgan oynayıp ama "kazanamamak durumlarını" da ortadan kaldırmak için takımların rakip kalelere gol için ne kadar sıklıkla gittiğine, kaleye ne kadar ciddi atak yaptıklarına ve gollük şut 2attıklarına baktım. Aşağıdaki 2. tabloda bunları görüyorsunuz. Bu konuda Messi ve Ronaldinho Barça'yı, V. Nistelrooy ve Robinho R. Madrid'i, Ronaldo ve Rooney M. United'ı, Drogba ve Essien de Chelsea'yi taşımışlar ve bu 4 takım, rakip kalelerde hep terör estirmişler.
3- 3. ve 4. tabloda takımların yedikleri goller ve gol yemedikleri maç sayıları var. 6 maçın kaç tanesinde gol yemedikleri benim için önemli idi. Kendi liginde maç başına 1 golden az gol yiyen Real Madrid'in burada 1.5 gol yiyerek, başı çekmesinde ve 6 maçın 5'in de gol yemesinde, Cannavaro'nun 2 maçta oynamamasının ve gol yedikleri hemen her maça farklı tandem ile çıkmalarının rolü büyük. Tabloda asıl önemli olan Manchester United, Barcelona ve Chelsea'ye gol atmanın ne kadar zor olduğu. Hele Terry, Alex ve Carvallo'nun olduğu Chelsea'ye gol atmak, tam olarak deveye hendek atlatmak gibi bir şey.
4-Aslında yukarıda gördükleriniz işin teknik yanıdır. Peki futbolda her şey teknik ve taktik midir? Elbette hayır. Takımların bir de ekonomik güçleri ve popülerlilikleri, toplumdaki kredibiliteleri vardır. vardır. Hani sizin topçunuzun adını duyduğunda heyecanlandığı, stadında seyircilerinin karşısına çıktığında bacaklarının titrediği takımlar vardır. İşte bu açılardan da takımların ekonomik durumlarını inceleyen Fransız şirket Deloitte'nin verilerine de bakarak, sıraladım ve puanlandırdım 5. tabloda takımları. Burada görülen net, Sevilla ve Porto dışındaki takımların hemen tümü, eşit ağırlıkta başa dert takımlar. İlk 5 takımın, bir yılda, resmi ürün satışlarından elde ettiği gelir 200 milyon dolar civarında. Yani bu konuda Türkiye'nin tartışılmaz lideri Fenerbahçe'nin bile 6-7 kat üzerinde. Bu takımların dünya üzerindeki başka ülkelerdeki fanatikleri de işin cabası. FENER'E KEZMAN'IN YERiNE SANTRFOR ÖNERiLERiM 5-Bütün bu faktörlere bakılıp, her biri puanla değerlendirildiğinde ortaya çıkan takımların zorluk derecesi aşağıda 6. tabloda. Dr.Gürkan diyor ki; "Kim çıkarsa fark etmez" gibi hiçbir anlamlı veriye dayanmayan, "şövalye laflarını" bir tarafa bırakıp, mantığımızın da söylediği gibi, Barcelona, Manchester United, Chelsea, Real Madrid'den uzak durmak gerekiyor. Milan'ın özellikle iç saha maçlarında bu sene yaşadığı başarısız tablo, onu bir parça daha kabul edilebilir yapıyor. Kanarya'ya en uygun gelebilecek ekipler ise Sevilla ve Porto olarak ortaya çıkıyor. Fenerbahçe eğer Alex'in önünde tek santrfor oynayabilecek bir golcü bulursa (Benim önerim Cardozo'yu Benfica'ya kaptırdılar, ondan sonrakileri sayıyorum) Mwaruwari-Portshmouth, Dady- Osasuna gibi. 'Ya da 2 forvet oynarım ama Semih'in yanına bir adam daha bulurum' derse o zaman da (Denis İndependiente, Pavluchenko S. Moskova) gibi bir oyuncu bulur, Kezman'ı da gönderebilirse ve de rakip Porto olursa, bana yüzde 51 tur atlar gibi gözüküyor. Fransız edebiyatçı Balzac, babasının 51 yaşındayken evlendiği 19'luk bir genç kızdan olma çocuğu idi. Bu, hayatı boyunca ona hep sıkıntı verdi... Hatta bu sıkıntı eserlerine bile yansıdı. Fenerbahçe'nin de, daha yeni doğacak bu "Şampiyonlar Ligi çocuğunu" baştan kötü etkilememek için çok doğru adımlar atması gerekiyor. Umarım atarlar...
Servisi
