Sıcak para! Öyle maçlar vardır ki, galibiyetine bile prim verilmez. Bazı maçlar vardır, futbolcuya 25-30 bin dolar kazandırır. İnönü'deki maç bunların hiçbirine benzemiyordu. 90 dakika iyi biterse ucunda tam 4.5 milyon euro para yatıyordu. Beşiktaş paranın kokusunu Zürih'te aldı, İnönü'de de çantayı eurolarla doldurdu. Hem bu sıcak para, hem de Şampiyonlar Ligi kalite farkıyla Beşiktaş'ın hakkıydı. Özellikle de ikinci yarıda muhteşem bir futbol izledik. Delgado kafayla iki süper gol attı. Bu maç Delgado'nun geldiğinden bu yana en parlak 90 dakikası oldu. Beşiktaş maçın başından sonuna kadar kontrollü oyunu elinden hiç bırakmadı. Ne savunmasını bozdu, ne orta sahasını, ne de hücum hattını. İlerleyen her dakika geride İbrahim Toraman'ı yıldızlaştırdı. Toraman bu sezon başka bir futbol oynuyor. Şu anda Beşiktaş'ın en iyisi o.Tello'yu pas geçmeyelim. Bu çocuk Beşiktaş'ın sol tarafına elektrik getirdi.
Serdar Özkan farkı Gelelim Serdar Özkan'a. Her maç futbolunun üstüne bir şeyler koyuyor. Dün gece yeni Messi olma yolunda önemli adımlar attı. Soldan, sağdan, her taraftan onun önünü kesmek mümkün değil. Bu çocukta hayat var. İyilerle devam edelim. İbrahim Üzülmez gerçek bir savaşçıydı. Delgado'nun attığı ikinci golün hazırlayıcısı da bizzat kendisiydi. Cisse'yi yavaş yavaş çözmeye başladım. Fazla görünmeden çok faydalı oynuyor. Kaybettiği topu kazanma ısrarı gibi güzel bir tarafı da var. Bu Beşiktaş kalitesini daha ilk maçta Zürih'e kabul ettirmişti. Burada galip geleceği de kesindi. Akıllı ve güzel futbolla Devler Ligi'nin kapısı açıldı. İyi ki maç ters gitmedi. Yoksa Zürih'in kırmızı kartlık kasap havasına bile göz yuman bir hakem vardı. Beşiktaş, hakemi gündeme oturtmadan futbolunu oynadı, gollerini attı ve zenginler kulübünün yeni üyesi oldu.