Gölgeler aydınlansın! Foto muhabirliği yaptığım dönemlerde, en kritik maçlara beni gönderirdi Nezih Alkış. Her işi becereceğime olan inancından mı yoksa kaybımın bir boşluk yaratmayacağına inandığından mıdır bilinmez, Yüksekova'daki Sarıyer kupa maçına da, Avni Aker'deki Trabzonspor- Fenerbahçe maçlarına da giden ben olurdum hep!.. Olaylar ve anılarla dolu bir dönemdi. "Avni Aker seyircisini" en iyi bilenlerden biriyim yani. Kovalanan, hakaret edilen, stattan ekmek arabasında ve jandarma korumasında çıkartılan "İstanbullu gazeteciler" den biri olan benim için, Avni Aker'de tel örgülerin kaldırılması Türk futbolundaki en önemli kilometre taşlarından biriydi. Olabileceğine inanmadığım bir hareketti. Ama oldu, Trabzonspor seyircisi centilmenliğin onlarca örneğini sergiledi Avni Aker'de. Ki aynı dönemde, Fenerbahçe ve Galatasaray, seyircilerini tel örgülerle kilitli kapılar arasına hapsetmeyi sürdürüyordu. Ancak sezonun ilk haftasındaki olayı, olgunlaşma dönemindeki Avni Aker seyircisine hiç yakıştıramadım. Galipken, oyunun bitiş düdüğü çalmak üzereyken, her maçta olabilen futbolcu itiş kakışları yaşanırken, sahaya yapılan fiili saldırıyı anlamak ve anlatmak mümkün değil. Galatasaray seyircisinin hem kulübünü hem kendisini cezalandırması gibi Trabzonspor seyircisinin de benzer bir bilinçaltıyla hareket ettiği düşünülebilir. Kimbilir, belki de tribüne düşen taraftar dışı unsurların gölgelerinin eseridir bu yaşananlar. Ve umarım Türk futbolundaki bu gölgeler, güçlü ışıklarla en kısa sürede aydınlatılır...