Ne Hakan'la ne Hakan'sız Hakan Şükür incelenmesi gereken ilginç bir vaka. Hep eleştirilen ancak hep zirvede kalmasını bilen bir futbolcu. Takdir edilecek çok yönü var, tabii eleştirilecek yönü de. Ama eleştiri geldiğinde etrafında öyle bir savunma ağı örülüyor ki, kozasındaki kelebek adayı tırtıl gibi dış dünyanın gelişmelerinden ve acımasızlığından korunuyor. Hakan, Çaykur Rizespor'a 2 gol attı ya, geçen sezon unutuldu. Allah bilir Galatasaray yönetimi santrfor arayışından da vazgeçer, "Bizim 'Hakan'ımız var" diye. Oysa durumu doğru analiz etmek gerekir. Öncelikle Hakan, geçmiş yılların diriliğinde ve çabukluğunda değil. Rakipler artık Hakan'ın her "numarasını" ezbere biliyor, kolay marke ediliyor. Yaşam denen kum saati artık geriye doğru çalışmaya başladı onun için ki futbolda ileri yaş, affedilebilir bir kusur değildir! En önemlisi de Hakan son vuruşlarda vazgeçilmez bir isim değil maalesef. Golcülüğü, sarı-kırmızı formanın ona bahşettiği bir şey. Sakaryaspor'da iki sezonda 10, Bursaspor'da iki sezonda 11 gol atabilmişti. Torino, İnter, Parma, Blackburn'de tutunamamasının sebebi de buydu, klasik bir santrfor olmamasıydı. Oysa Galatasaray'daki, -bu sezonu da sayarsak- 13 sezonunda 219 gol kaydetti. Demek istediğim Hakan, Türk futbol tarihinin en büyük futbolcularından biridir ama uzatmaları oynamaktadır. 2004-05 sezonunda 18 olan gol sayısı bir sonraki yıl 10'a, geçen sezon da 4'e inmiştir. Sezonun genelinde çıkaracağı 90 dakikaların sayısı sınırlıdır. Gerçekçi bakmak, kayıp sezonlara yeni bir halka eklemenin en doğru yoludur. Feldkamp, dünya futbolunu etkisi altına alan orta saha kökenli golcüler geleneğine dönüş yapmak istiyor ama iniş çıkışları bol olan Hakan-Ümit'e mutlaka bir alternatif yaratmalı...