Paran kadar konuşacaksın! Abi ne olacak bu takımın Avrupa'da hali" diyor biri. "Bu Alman takımına da elenilir miymiş?" diye soruyor diğeri. Maça beleş girmek için ayarladıkları stad görevlisinin yanında!!! "Ruh yok hocam bunlarda, bak Avrupalı nasıl ruhla oynadı" diye ahkâm kesiyor cüzdanı kalın ama takımının kombinesini hayatı boyunca bir kez bile almayıp, maçlara girmek için il spor müdürünü sürekli yüzsüzce arayan kalantor işadamı!!! "Ne kadar ekmek, o kadar köfte" ne de güzel laftır. Ne kadar dürüst olduğumuzu bir sorgulayalım? Takım ürünlerimize ama resmi ürünlere ne kadar para harcadığımızı sorgulayalım.
Alt tarafı 25-30 bin kişilik stadlarımızı, 1-2 milyonluk şehirlerde neden boş bıraktığımızı, 5 YTL'lik bilet almak yerine, "kimi bulsak da stada bedava girsek" deyişimizi sorgulayalım. "Ne kadar veriyoruz ki, ne almayı bekliyoruz?" diye dürüstçe sorun kendinize. Tabii cesaretiniz varsa. Yan tarafta, birçoğunuzun yalnız başına bıraktığınız takımlarınızın rakiplerinin liglerinin ekonomik değeri ile bizim ligimizin ekonomik değerinin karşılaştırmasına bir bakın. Ortalama değerleri baz aldığınızda İspanyollar bizi 5'e, İtalyanlar 4'e, Almanlar 3'e katlıyor. Chelsea'nin 406 milyon euro'luk değeri varken bizim en pahalı takımımız F.Bahçe'nin değeri 89 milyon euro'da kalıyor. İngiltere ve İspanya liginin en dandik ve de küme düşen takımları Watford ve G.Tarragona bile 24 milyon euro'luk değerleri ile bizim hemen hemen tüm takımlarımızı geride bırakıyor. Sonra da takımlarımızdan sürekli başarılar bekliyoruz. Dalga geçmeyin. "Paranın önemi yoktur" derler. Doğru paranın önemi yoktur ama "miktarının önemi vardır." Bu ülkede kombineler satılmayıp, resmi ürünlerden kulüp kazançları artmadıkça benim siz seyircilere çuvaldızı batırmam son bulmayacaktır. Biline...