Yolun sonu geldi Trabzonspor'da aylardır kapalı kapılar ardında yaşanan kavgalar, hafta içinde İbrahim Hacıosmanoğlu'nun açıklamalarıyla su yüzüne çıktı. Aslında Hacıosmanoğlu'nun anlattıklarının büyük bölümü kulübe yakın isimlerin bildikleri olaylardı. Ancak 2. başkanın ağzından bunların konuşulması tarihe not düşülmesi bakımından önemli. Peki şimdi ne olacak? İbrahim Hacıosmanoğlu ve yanındaki beş ismin artık yönetimde devam etme şansı kalmadı. Yönetim kurulunun neredeyse yarısını kaybetmiş bir başkan göreve devam edebilir mi? Devam etme kararı alırsa zaten yıpranan Trabzonspor yönetiminin önümüzdeki aylardaki grafiği ne olur? Bu soruları çoğaltmak mümkün. Aslında aklı selim mümkün olan en kısa zamanda olağanüstü kongreyi gerektiriyor. Kimilerine göre olağan genel kurula altı ay gibi çok kısa bir süre kalmışken kongre yapmanın mantığı yok.
Kongre kararı alınmalı Ama ortada yıpranmış, tükenmiş, inandırıcılığını yitirmiş bir iktidar var. Yönetim kurulunun 'devam' kararı camianın zaten dibe vurmuş moralini daha da kötüleştirecektir. Bu süreçte bazı kesimlerin hedef tahtasına oturtmaya çalıştığı İbrahim Hacıosmanoğlu aslında Trabzonspor'un çıkarları için kendi yöneticilik kariyerini riske attı. Trabzonspor camiasında bugüne kadar bilerek yapılan hataların (!) bile hesabı sorulmadı, sorulamadı. Hep 'kol kırıldı, yen içinde kaldı'. Kulübe karşı sorumlu olması gereken yöneticiler, küçük hesaplar uğruna yapılan yanlışları görmezden geldiler. Trabzon'un tarihinde belki de ilk kez bir yönetici kendi içinde bulunduğu yönetimin uygulamalarını bütün çıplaklığıyla kamuoyuna anlattı. Aslında Hacıosmanoğlu'na "niye konuştun" diye kızanların, kulüpte ortaya çıkan "çarpık düzene" tepki göstermesi gerekiyor. Sözün özü şu: Trabzonspor tarihinin gelmiş geçmiş en beceriksiz yönetiminin sonu gelmiştir. Bundan sonraki çabalar maçı ancak uzatmalara götürecektir. Bu yüzden Albayrak ve ekibinin yapması gereken en hayırlı iş bir an önce kongre kararı almaktır.