Pilav üstü Az Alkmaar Hay bu trafiğin ben! İlk yarıyı lokantada, ikinci yarıyı ise sevgilimle evde izliyorum Goller geldikçe, gözlerimiz de oluyor şaşı "Kime bakıyorsun sen!" Size hayatım!...
Kes biiiir, yağlı ossuuun!.. Sıtma görmemiş sesiyle bağıran bol bıyıklı garsonun bir gözü masalarda, diğeri televizyonda. "Bu mümkün mü?" diyeceksiniz, mümkün. Çünkü garson şaşı. Lokanta kapısından telaşla girdiğimde keşfettim. Adam kapıya gelen kamyonetten ekmek almaya hızla çıkarken çarpıştık. Küstahlık etti: - Gittiğin yere baksana Lafının altında kalmadım: - Sen de baktığın yere gitsene. İlkten anlamadı, jeton düşünce kızdı!!! - Durumumla dalga mı geçiyorsun? - Yoo, ama sen müşterine terbiyesizlik yapıyorsun. "Tamam" deyip uzatmadı. İyi de etti çünkü canım burnumda. Fotomaç'a söz vermişim yazı geçeceğim demişim ama trafiğe asılı kalmışım.
Kendime dedim ki " Bari şu lokantaya gir. Notlar al. Devre yol boşalır, eve yetişirsin." Aynen öyle yaptım.
PİZZA EŞİLİĞİNDE GOLLER Lokanta maceramı uzatmayayım. 2. devre başlamadan ev kapısına yettim gayri. Üstüme sinen patates kızartma, ağır yağlı döner, soğan, sarımsak kokuları. Hatun kapıyı açtı şaşırdı. - Aaaa sen miydin? - Hayırdır, başkasını mı bekliyordun? Küskün sesle yanıtladı - Sevgililer Günü diye sana hediye baktım, vakit yitirdim... - Eeee? - Yemek yapmaya vakit olmayınca da masayı kurdum, şamdanları yaktım, şarabı açtım, pizza söyledim... - !!!!!! - Kapıdan ağır yemek kokusu gelince pizzacı çırağı geldi zannettim işte. Anladım ki romantik bir güne asla yakışmayan rayihalar saçmaktayım. - Affedersin sevgilim. Beşiktaş'ta esnaf lokantasındaydım... Gözünde kıvılcım çaktı. - Neee? Sen böyle bir günde lokantada yemek yiyip mi geldin yani? Dilim damağıma karıştı. Kekeledim... -Yo... Yok yani. Maaaa maçı şeyttireyim dedim de, garkütt diye şaapınca... - !!!!!!!! - Yani çar... Çarpışınca sürtündüm ve de oradan sızan yağ kokusu böle üstüme sinerekten Cevabı kısa oldu. - Tamam kes!.. Hal böyle olunca oturup televizyon seyretmek yangına körük olacaktı. Mecburen sofraya çöktüm. Az sonra gelen pizza ve şarap eşliğinde sevgililer günü kutlama yemeğine başladık. Müzik seti Fransız aşk şarkıları çalan kanala ayarlı. Fonda lir, arp, blok flüt eşliğinde hüzünnameler. Sesi iyice kısık maç ekranı masaya göre ters istikamette.
NEREYE BAKAYIM Kİ? Güya gözlerim yavuklumun gözlerine kilitli edasıyla şirinlikler yapıyorum. Ne zaman ki 2. ve 3. golü art arda ağlarımıza yolluyorlar, sunturlu küfür sallıyorum. Üç gol yemişiz hatunun umuru mu? Yüksek desibelli bir sesle hesap soruyor: - Bana mı bakıyorsun maça mı be adam? O sinirle ağzımdan kaçıveriyor: - Ne diyorsun sen yav? Bir gözüm sende, bir gözüm maçta. - Nee?.. - Şaşıyım ben şaşıyım, azıcık anlasana... Kapışma kaçınılmaz ama, Allah'tan o an Tuncay bombalıyor. O keyifle sarılıp, döndürüyor, buseler, jestler mimiklerle ayar ediyorum arayı. "Başka bir şey ister misin yemek için?" dediği sırada Tümer üçlüyor. Şapşırık hallerde veriyorum siparişi: - Pilav üstü AZ Akmaar...