Oradaydım İki gündür gazetelerin birinci sayfalarındaki "Paper Moon zirvesi" başlıklarını görmesem bu satırları kesinlikle kaleme almazdım. Pazar günü öğleden sonra rahatsız olduğunu öğrendiğim iş dünyamızın duayenlerinden sayın Saffet Ulusoy'u ziyaret için "Memorial Hastanesi"ne gitmiştim. Yoğun bakımda olmasına rağmen hastamızın iyi olduğuna dair aile fertlerinden aldığımız olumlu bilgiler herkes gibi bizleri de mutlu etti. Sağlıklar diliyorum.
Son sekiz yılda yalnız bir kez karşılaştığım ve o zaman da görüşmediğimiz hasta sahibi konumundaki sayın Haluk Ulusoy'un bizleri içtenlikle karşılayıp ve dostça konuk ettiği bir odada otururken Beşiktaş Kulübü Başkanı sayın Yıldırım Demirören ve genel sekreteri sayın Kenan Öner de hasta ziyaretine geldiler. Değerli sinema sanatçımız Fenerbahçeli sayın Kadir İnanır, eski Beşiktaş yöneticisi ve federasyon asbaşkanı sayın Mekki Başak ve Ulusoy ailesinin bazı yakınları ile birlikte sohbet ederken Galatasaray kulübümüzün başkan yardımcısı sayın Adnan Polat da gruba dahil oldular. Saffet abiyle ilgili görüşmelerden sonra konukların ortak tutkusu olan futbol tabii olarak gündeme geldi.Dostça yapılan bu sohbetin ağırlığı süper ligde bir gün evvel oynanan maçlardı. Özeli bizde saklı kalsa da(!) Fenerbahçe'nin lig ve kupadaki avantajlı konumu iki büyük takımımızın yöneticilerini belli ki rahatsız etmişti. Bu konularda Allah için sayın Ulusoy başkan hiç bir topa girmedi, sessiz kaldı. Ve bu sohbetten bir an evvel kaçmak da istedi. Zaten sevgili babasının derdi kendisine yetiyordu... Toplumun her kesiminde kolayca rastlanabilen bu tip tatlı sohbetlerin ortamını ve oradaki serzenişleri abartarak komplolar kurmaya, suni gündemler yaratarak spordaki dostlukları düsmanlığa dönüştürmeye, fısıltılardan manşetler çıkarmaya ne gerek var ki!.. Herkesin bildiği gibi futbol sahada oynanıyor. Kim güçlüyse ve hak ediyorsa da başarıyla yoluna devam ediyor. İki güzide kulübümüzün tesadüfi bir araya geldikleri hastane ziyareti sonrasındaki sade bir aile yemeğinin, kutsal ittifakın uzantısı bir buluşmaymış gibi gösterilmesi de bizce biraz taraflara haksızlık oluyor gibi geliyor. Hepimizin çevresinde ve mahallesinde yaşanabilecek tarzdaki örneklere benzeyen bir inşaatçının oğluyla, bir tüpçünün oğlunun yemekte buluşmasını zirve filan diyerek lüzumsuz yere büyütmek zirve değil, zırvalamaktır. Öküz altında buzağı arayanlar da gayet iyi biliyorlar ki atı alan öğretmenin oğlu Üsküdar'ı çoktan geçti bile... Sayın Demirören de sayın Adnan Polat da hergün birlikte olsalar ve yemek yeseler de bu yılki F.Bahçe gerçeğini değiştirmeye onların güçleri yetmeyecektir. Galatasaraylı ve Beşiktaşlı değerli yöneticiler varsınlar birbirlerini demeçlerle desteklesinler!... Ligde de, kupada da nasılsa şampiyonun kim olacağı belli...
