Yeniden havuz sorunu Türk futbolu için vazgeçilmez hayati konulardan birisi olan havuz sistemi yeniden bir kriz dönemine giriyor. Hayata geçirildiği 1997 yılında devrim niteliğinde kabul edilen bu sistem aynı yıl içinde yaşadığı krizler ve kaoslar yüzünden problemlere düşmüştü. Hatırlanacağı gibi o günlerde havuz sisteminin ekonomik oluşumundaki bir numaralı faktör maçların yayın hakkıydı. Yayıncı kuruluşların ve medyanın pastadan pay kapma kavgaları nedeniyle de futbolumuzda fırtınalar kopmuştu. Eğer unutanlar olduysa tekrar hatırlatalım, bu yüzden mafyanın boy göstermesiyle de federasyon bünyesinde istifalar peş peşe birbirini takip etmişti. Bu yüzden de zorunlu olarak birileri kurbanlar bile kesmişti.
Aman lütfen dikkat. Şimdi aynı film yeniden sahneye konulmak üzeredir. Yargının havuz sistemi ile ilgili verdiği karar tartışılamaz ama belli ki futbolumuzu yeniden derin bir kaosa sürükleyecektir. 4 büyük kulübümüzün dışında müşterek hareket eden diğer Süper Lig takımları, federasyon genel kurulunda havuz dağılım ve paylaşımında daha adil olacağını düşündükleri, eşit dağıtım önerilerini emirvaki bir kararla o zaman genel kurula kabul ettirmişlerdi. Hukukçuların görev aldığı 'Bıçakcı federasyonu' bu davranışı ve kararı benimseyip hemen bu emirvakiye uygun bir dağıtım sistemi oluşturdular. Fakat 4 büyük kulübümüz bunu kendi menfaatlerine uygun bulmadıkları içinde karara ve uygulamaya itiraz ettiler. Sonuçta bugün de yargı genel kurulda alınmış olan bu emirvaki kararı hukuka uygun bulmadığı için iptal etti.
Sıkıntıya düşecekler Bundan sonra havuz, eski düzeninde devam edecektir. Yani 4 büyükler ürünlerinin hakkını ve dolayısıyla kremasını yeniden yiyeceklerdir. Ama ligin birinci döneminde uygulanan farklı dağıtım sistemi nedeniyle yeniden bir hukuk sorunu yaşanabilir. Mevcut paylaşıma göre hesaplarını yapan diğer kulüpler şimdi ne yapacaklar? Kimisi borçlandı, kimisi de bol keseden gelecek hesabından yedi. Belli ki onları bundan sonra ciddi sorunlar bekliyor. Yargının verdiği yeni karar uygulandığında birçok orta ve küçük boy yani kobi durumundaki kulüplerimiz çok ağır sıkıntılara düşeceklerdir. Artık onların rekabet şansları daha da azalacaktır. Yeni bir yapılanma dönemine adım atan Türk futbolu, bu kararlar yüzünden zaten azalan kalitesini ve dengesini bundan sonra daha çok kaybedecektir. Havuz sorunlarıyla boğuşmaya alışmış olan Ulusoy, meydana gelen bu yeni durumla yeniden mücadeleye başlayacaktır. Geçen döneminde başarıyla altından kalktı sayılsa da, bakalım bu dönem kimleri veya neyi kurban edecek? Göreceğiz... Onun önümüzdeki günlerde hem hukuk karşısında hem de kulüplerin bu sıkıntıları önünde nasıl bir tavır takınacağı merakla beklenmektedir. 'Allah kendisine yardım etsin' demekten başka diyebileceğimiz bir şey yok.