Tekniğin fendi kazmalığı yendi Yunanistan'ın Avrupa şampiyonu olduğu gün kahrolmuştum. Yunan düşmanlığından falan değildi bu düşüncem. Derdim Yunanlıların oynadığı futbol sistemi idi. Adamların neredeyse 1-10-0, yanlış görmediniz, yazıyla da yazayım (bir-on-sıfır) taktiği ile oynamaları idi. İyice kendi alanına gömül, alanı bu şekilde daralt, topu kap, git, atabilirsen gol at. Olmadı mı? O zaman duran toptan at, kazan. Ne teknik beceri, ne taktik varyasyon. Benim istediğim futbolda, teknik ve hücum ağırlıklı oyuncuların, defansif özelliklerinin geliştirilerek bir takıma katkı sağlamaları idi. Barcelona tam istediğim takımdı. Eto'o, Messi, Ronaldinho, Deco, Larsson makine gibi çalışıyorlar, hem teknik, hem de savunmacı nasıl olunabilindiğini gösteriyorlardı. Chelsea'li Maurinho'ya ayrıca kızıyordum. Çünkü, sende Drogba, Duff gibi adamlar olacak ve sen bunları kendi sahanda kullanmayacaksın. Sadece Roben'den gol bölgesine asist bekleyeceksin. Joe Cole'u bile bek gibi oynatacaksın. 11 kişi de olsan yenemezdin Maurinho. Teknik ve taktik becerisine her zaman saygı duyduğum halde bu oyun tarzınızı kabullenemedim, yeneceğine de hiç inanmadım. Barcelona, Neu Camp da da kötü yapacak Chelsea'yi. Neden mi ? Bu kadar oyunu sıkıştıran İngilizlere rağmen, bu kadar çok topla oynamasına rağmen Barcelona maç boyunca 52 top kaybetti. Bizim gibi yavaş oynanan bir ülkede maç başına kayıp ortalamasının 62 olduğunu söylersem Barcelona'nın bu kadarcık kaybı daha da anlamlı olur sanırım. Sonuçta olması gereken oldu, tekniğin fendi kazmalığı yendi.