Ee n'olacak şimdi Bu hafta en güleç ve en sevimli pozlarla program sunmaya hazırlanan "papermoon tarikatı" şeyhi, kardinalleri ve müritleri, Sivas'tan gelen kötü haberle yıkıldı. Bir hafta boyunca etik jandarmalığına soyunan şahsiyetler, bakalım bu hafta ne yapacak.. Her yan hakem rezaleti kaynıyor. Trabzonspor, acaba o galibiyete sevinebiliyor mu? Samsunspor nasıl katledildi? Hani hiçbir hakem çıkıp özür dilemeyecek mi? Peki top mu Song'un eline çarptı, Song'un eli mi topa? Bunları bilemezsiniz doğal olarak. Çünkü yayıncı kuruluşun baronları, istediği görüntüyü servis yapar, istemediğini yapmaz. Neyi yayınlayıp yayınlamayacağına da kendisi karar verir. Yani daha servis yapmadan önce mesele sansürlenir zaten... Tıpkı Fatih Terim'in maç sırasında istemeden görüntülere yansıyan ama sonradan sansürlenen ve yok farzedilen küfürleri gibi...
Bir de ders veriyorlar! Olan olayları olmamış, olmamış olayları da olmuş gibi göstermekte ve sonra olmayanların, yani yalanların üzerinden, yorum yapmakta da üstlerine yok. Habire hezeyanlarından ve temennilerinden 'haber'(!) üretiyor, sonra da 'ahlak' dersi veriyorlar. Onların kriterleri, kraterlerden oluşuyor. Aslolan gerçekler değil, malum tarikatın doğrularıdır. Ona hizmet etmektir yani. Köşelerden, ekranlardan bu 'krater'lere göre saldırmaya devam ediyorlar. Hep bir ağızdan, aynı kalem ve kelamla. Bazen de parça başı çalışıyorlar. Yani iş bölümü esaslı. Hele doğum günü pastasına 'baron' yazan duayen abi, köşesinden bir de ders vermeye kalkmaz mı... Futbolda şiddet meselesi üzerine toplandıklarını söyleyip, davetlilere Aziz Yıldırım aleyhindeki bildirgeye imza attırmaya kalkan abi, önce eteğindeki taşları temizlesin. Maiyetindekilerin kendisi için birinden 'altın tespih' dilenişleri ile bir diğerine 'yalarız yutarız' mealindeki biat konuşmaları, iki ayrı dava dosyasında mevcut.. Ama er ya da geç su üstüne çıkacaklar. Hadi delili kurtaramadınız, bari Celil'i kurtarın. Kerem'den daha mı az önemli?
