Çürük tahtın kralı! Kötü futbolun memelerinden üç puanın sütünü emen ve sezon başından beri bana mısın demeyen Fener'in şifresi Ankara'da çözüldü. Gücü gitgide azalan bir takımın patronu, meseleyi nasıl da kolay hallediyor! Ne diyor Daum? "Luciano'nun pozisyonu gol olsa, her şey değişirdi" Geçen hafta ne diyordu Daum? "Nobre'nin penaltı pozisyonunu boş verin, diğer golleri sayın!" Demek ki bir pozisyon, maçın kaderini değiştirebiliyor! Kazandığı maçta, yalan penaltıyı "sıradan pozisyon" olarak yorumlayan birinin, kaybettiği maçta futbolcusunun kaçırdığı pozisyonu "başrole" taşımaya hakkı yoktur. Fenerbahçe'nin oynadığı futbolun tek sebebi Daum'dur... Zembereği kırılmış saatlerde, akreple yelkovanın suçu yoktur.
***
Bir takımın ruhuna, "oynamadan kazanmak" çöreklenmişse... Kendi aralarında gülüşen defans, her atağı buyur ediyorsa... Ümit Özat gibi sol kanadı kötürüm etmenin sanığı, hala el üstünde taşınıyorsa... Rüştü gibi politik adamlar, hak etmedikleri zamanlarda kaleyi ele geçirebiliyorsa... Ve Daum için kendini kurtarmak, takımı kurtarmaktan her zaman daha değerli olmuşsa... Ankara'daki yenilgi şaka değil. O yüzden ki, Appiah'ın maçtan alınırken yaptığı hareket "pandomim" değildir. Suskunluğun mitingidir! Appiah gibilerinin, her zaman ayaklarından çıkmaz kurşunlar!
***
Hafta içinde Fenerbahçeli yöneticilerin kutsal metinleriyle koruma altına alınan Nobre'yi sahada tutup, ciğerlerini takımına sebil eden Tuncay'ı dışarı çıkarmak, alın terine karşı sahteciliğin getirisinden medet ummaktır! Daum'un bu ülkeye verip vereceği de budur! Sahi ya, bu ülkeye ne verdi Daum, söyleyin bana? Hangi genci kazandırdı, hangi sistemi, hangi itibarı? Hooijdonk ve Alex'in kazandırdığı puanlarla, Daum'un kaybettirdikleri arasındaki yakın ilişkiden iki şampiyonluk çıktıysa, hüner kimdedir? Daum'un günahlarına arka çıkanlar şimdi öne çıksın! Trilyonluk transferlerle, "yüksek miktarda keyif çatan" birinin, taraftarın kaşlarının çatılma sebebi olduğunu hatırlatırım. Gerçek taraftarın(!)
***
Fenerbahçe'nin Ankara'da 3 puan bırakması, Galatasaray'ı pek bağlamadı. Liderliğin gelmesini istemekle, onu elde etmek arasında daha yürekli bir mücadele biçimi yatıyor. "Biz Avrupa fatihiyiz" diyenlerin, her fırsatta parasızlıktan dert yanıp, ağlama duvarına yaslanmaktan vazgeçmesi gerekir. Liderliğe meydan okuyorlarsa eğer! Galatasaray, elde edemeyeceği liderliğe, özlem de duymuyor belki... Futbolcular, kulüpten alacaklarını liderlikten daha çok istiyor belki! Çünkü onlar için liderlik gelip geçici, alacaklar baki!
***
Beşiktaş'ta acıların ön yüzünde taraftar duruyor, yönetim arkada saklanıyor. Beşiktaş'ın bugünlere gelmesinin tek sebebinin yönetim olduğunu taraftar biliyor ve haklı olarak "istifa" sloganları atıyor. Serdar Bilgili'nin özlenen yerine getirdiği takımı yerle bir edenler, hedeflerine felç inmiş bir takım yaratmanın gururuna erişebilirler. Taraftar şu sıralar, sadece kendisiyle gurur duyuyor çünkü!
