Yargıdan muaf Federasyon başkanlığına yeniden talip olan Haluk Ulusoy, "kendi affına" sığındı. "Hatalarımdan ders aldım!" Adaletsizliğin emrine giren bir ülkede, günah ambarlarını sadece Haluk Ulusoy doldurmadı. Bu ülkenin kulüp başkanlarına bakın. Eli sıkılacak bir başkan gösterin bana? Bu ülkenin "yargıdan muaf" politikacılarına bakın, ak pak söylemlerle adaleti reddedenlere. Talan ordularının içindeki haramilere... Karşısında "dağ gibi politik güçler" dururken, "Hatalarımdan ders aldım" diyen Haluk Ulusoy'a bir şans daha vermek yakışıklı olur mu? Her şey birbirini tamamlıyorsa, olmaz!
***
Aziz Yıldırım'ın kendini tecrit eden tavrı, Türkiye'deki futbol bütünlüğüne vurulmuş darbe değil midir? Kulüp birliklerine meydan okumakla, meydanı nefretle doldurmak arasında yakın ilişki yok mudur? Taraftarlığın da, gazetecilik ve federasyon başkanlığı gibi, ruh adaletine ihtiyacı vardır. Herkes kendinden olanın yanlışına, doğru muamelesi yaptığı içindir ki, adaletsizliğin yoğunlaştığı noktalar, "diktatörlüğe duyulan özlemlerde" yatıyor! O yüzden stat yapanların, her türlü haksızlığı yapması da yasal sayılıyor. Peki nasıl olacak da, bu nefret köpükleri arasında, futbolda birlik ve bütünlük sağlanacak? Koşullar böyleyse, o koşullar sırayla birilerini ihya ettiğine göre, herkesi yaralamayı da sürdürecektir. "Bugün bana, yarın sana!"
***
Koşulları kendi lehine çevirdiği zaman sesi çıkmayanlardan biri de Mehmet Cansun'du. Aynı Mehmet Cansun şimdi darağacına kendi başkanının resmini asıyor. "Eski Fener'e benzedik!" Galatasaray'ın bu hale gelmesinin ilk sebebi olan beyefendi! Samsunsporlu Serkan'ın transferinde, şapkasından 7 milyon dolarlık tavşan çıkartan sihirbaz. UEFA Şampiyonluğu'nun üzerine purosunu tüttürürken, yanan Galatasaray'ı keyifle seyreden büyük başkan! Kendi dönemine özellik kazandırmak isterken, Özhan Canaydın'ı taraftar arenasının önüne atan birinden, kendi başkanlık dönemindeki hesapların dökümünü isteyin bakalım, size uzatabilir mi? Özhan Canaydın'ın "şahsi kredisini" kullanarak Faruk Süren ve Mehmet Cansun'un hangi açıklarını kapattığını kim hesaplar acaba? Sarı kırmızılı kalem memurları için gerçek adaletin hükmü varsa, hesap sorulacak iki kişinin Faruk Süren ve Mehmet Cansun olduğu ortadadır. Özhan Canaydın, sadece yalnızlığını bedelini pahalıya ödemekten sanıktır.
***
Yanlışların pas tuttuğu Fenerbahçe'yi, hazırlık maçlarında "altın suyuna" batıranlar, kimseyi yanıltmasın. Fenerbahçe'nin Avrupalı olması için yıllara ihtiyacı var. Bir futbolcu, topu ayağına aldığı zaman pas atacak adam arıyorsa, o takımda sorun var demektir. Bir teknik adam, trilyonluk transferlerden gayri hiçbir yatırıma yönelmiyor da, hazırlık maçında bile futbolcu değiştirmiyorsa, Fenerbahçe "karanlık semaya" bakıyor demektir. O yüzden devre arasında Anelka'yı satması gereken Fenerbahçe, Daum'un "ağlama duvarına" yeni transferlerin listesini asmaktadır. Çünkü Daum, hala adam yokluğundan dert yanmaktadır. Sefaletin çemberindeki Gerets'in onurlu duruşuna karşılık! Daum'un apoletlerini parlatmak uğruna, Fenerbahçe'nin harcandığını kimse görmüyor. Daum'dan öğrendiklerini, Fenerbahçe'ye tatbik edenler, ancak tarihin en çok para harcayan takımını yaratmakla gurur duyabilirler. Gerisi masaldır! Gerisi inleyen nağmeler!
