Güzel oynadı Doğrusunu isterseniz Beşiktaş, kazanmayı hak edecek kadar güzel oynadı. Ancak UEFA'da kalmayı hak edip hak etmediği sorusu ayrı bir konu. Şu maçtaki gibi Zenit ve Bolton karşılaşmalarında oynasa, şimdi Avrupa kulvarında kalması kesindi. Yine de bu son veda maçında çok akıllı, disiplinli bir Beşiktaş izledik. Laf aramızda Tigana ile Beşiktaş, süper bir golcü kazanmaya başladı. Bu, 4 güne 4 gol sığdıran İbrahim Toraman. Öylesine zekice ölü toplarda rakip kale önünde beliriyor ki, kendisini nasıl saklayacağını ve nerede topla buluşacağını 40 yıllık bir santrfor gibi mükemmel beceriyor. Toraman, sadece gollerini atmakla kalmadı, aynı zamanda tartışmasız sahanın en iyi futbolcusu oldu. Onu Koray'ın izlediğini söyleyebiliriz. Koray, Beşiktaş orta alanının ayakta kalmasında baş rolü oynadı. Kleberson çok top kayıplı bir gece yaşamasa Kara Kartal, bu son maçta çok daha farklı bir galibiyet elde edebilirdi. Ama elbette ne kadar farklı galip gelirse gelsin her şey Portekiz'in üstündeki Ada'dan gelecek habere bağlıydı. Orada sonlara doğru beraberlik ortaya çıkınca sahadaki futbolcularla birlikte biz basın tribünündeki gazeteciler de son 10 dakikayı "Niye olmasın" beklentisiyle geçirdik. Bir devre Sergen'i gördük. Gollerden birisinde imzası olmasa bile yaratıcılığı vardı. Ağır oynadı ama iyi niyetli mücadele etti. Tümer ise şans bulduğu yarım saatte, zaman zaman klasına uygun hareketler yapmasına rağmen sonuç alamadı. Beşiktaş'ın iki sezondur UEFA Kupası'nda öğrenemediği keskin nokta şu: 'Kendi sahanda iki maçı kazanamazsan, dışarıdaki maçlar mucizeye kalıyor.' O İstanbul'un maçlarının biri bile galibiyetle bitse, şimdi Türkiye en azından bir takımla Avrupa'da yoluna devam etmiş olacaktı. Portekiz'de yaklaşık 4 bin seyircinin izlediği belki de en gürültüsüz Avrupa maçındaki teselli karşılaşmanın galibiyetle bitmesiydi.