Büyük düşünmek Başta Sayın Aziz Yıldırım ve arkadaşları ardından Dahi Daum ve topçuları küçük gölde büyük balık kalmayı, denizlere uzanıp balina olmayı yeğliyor. F.Bahçe zaten G.Saray ile birlikte küçük gölün iki büyük balığından biri; ha bir de irimtrak balık Beşiktaş var gölde, o kadar. Ama sadece denizlere uzanıp orada da koskocaman bir balık olmayı beceren G.Saray var. G.Saray bunu başarırken büyük düşünmeyi bilen, cesur bir başkana yani Faruk Süren'e sahipti. Bu gün gerek F.Bahçe gerekse de G.Saray başkanları ne yazık ki, dar bir pencereden dünyaya bakıyor ve birbirleriyle yapacakları maçları kalemşörlerinin de yardımıyla dünyanın en büyük derbisi diye gündeme taşıyorlar. Yarın da G.Saray ile F.Bahçe, Sami Yen'de karşı karşıya gelecek. Fener alışıldığı gibi son Avrupalı rakibinden bir çuval gol yedi, bunu hazmetmek için de G.Saray'ı dize getirmeyi hedefleyecek. G.Saray ise Avrupa defterini adı sanı bilinmeyen bir Norveç takımına elenerek çoktan kapamıştı. Pazar günü hem bu başarısızlığı unutturmak hem de bir tek kişinin dahi istemediği Özhan Canaydın'ın başkanlık ömrünü biraz daha uzatabilmek için sahaya çıkacak. Herkes "bu maçı kim kazanır?" diye soruyor. Ben ne bileyim? Bilsem varımı yoğumu kazanacak takıma yatırır voliyi vururdum. Ama kağıt üstünde Fener'in daha ağır bastığını söylemek olası. Çünkü kötü oynayarak da maç kazanabiliyor, gitti denilen maçları lehine çevirebilecek Alex, Anelka, Tuncay gibi yıldızlara sahip. G.Saray ise kötü oynayınca kazanamıyor. Ama akıllı ve iyi oynar, Alex, Anelka ve Tuncay'a dikkat ederse sahadan gülerek ayrılabilir.