Yabancı muhabbeti-2 Bundan yirmi yıl önce Alman Milli Takımı'nda zenci futbolcu oynayacak diyen olsaydı, aklından zoru olmakla suçlanırdı. Dünya futbolundan bu tür örnekleri çok fazla verebiliriz. Eğer Henry'ler, Anelka'lar, Zidane'lar olmasaydı Fransa halkı sokağa dökülebilir miydi? Hollanda'da yabancı futbolcu yok diyenlerin de Surinam'dan haberleri yok. Surinam, Hollanda'nın sömürgesi ve oradan gelenler Hollanda vatandaşı olup milli takımda da görev yapıyorlar. Sarı Felemenk ırkının yanında, Gullit'ler, Rijkaard'lar herhalde Ay'dan gelmemişlerdi. USA Milli Takımı'nın hemen hepsi ikinci pasaportları olan futbolcular... Yunan basket takımının ilk beşinden ikisi Amerikalı... Aynı İsrail'in de olduğu gibi... Aslında bizde de bu örnekler var. Okçuluk, halter, güreş, atletizm devşirme sporcularla dolu değil mi? Abeylegesse'nin yanına Elvan adını koyup yarıştıran biz değil miyiz? Kabul etseniz de etmeseniz de şu gerçek değiştirilemez; spor evrenseldir. Popülizm ve şovenizm, yerini her geçen gün daha kuvvetli olarak sporun güzelliğine ve rekabetine bırakmakta. Bu gerçeğe gözümüzü kapatmamalıyız. Hâlâ 3-5 yabancı olsun mu olmasın mı tartışması yapanlar, gözlerini Avrupa ve dünya futbol arenasında dolaştırsınlar. Tek bir yabancının olmadığı dönemlerde, dış saha maçlarında orta sahayı bile geçmediğimizi ne çabuk unuttuk. Keşke, kaliteli olmak şartıyla, yabancı teknik adam ve futbolculara kapıları daha önce açabilseydik (Tabii Yugoslav TIR şoförlerine değil.) Birisi bana bir şey öğretecekse konuyu benden daha iyi bilmeli. Yoksa benden cahil olanlardan öğrenecek bir şey de kalmıyor. Mesela Van Hooijdonk'un profesyonelliği, Alex'in tekniği, Anelka'nın çabukluğundan bir şeyler kapmak isteyen olursa işte Fenerbahçe'nin gençleri için bu en büyük şanstır. Önemli olan istemek.