Ayaklar konuştu İnönü'de dün gece futbol elle değil ayakla oynandı. Zaten futbol ayakla oynanan bir oyun! İkinci el oyunlarının bu sporda yeri yok. Niye bunları yazıyorum? Çünkü haftaya damgasını vuran el kol hareketleri İnönü'de içinde el sözcüğü geçen pankart patlamasına yol açmıştı. Malmö galibiyeti ve UEFA'da turun geçilmesi Beşiktaş'a yaramış. Siyah beyazlı futbolcular geride kalan 8 hafta içindeki en hareketli maçlarından birini oynadılar. Kazanma arzusu doruk noktadaydı. Ancak kopuks kopuk bir 90 dakika oldu. Savunma zaafları zaman zaman Beşiktaş'a zor anlar yaşattı. Bu çarpıklık Murat'ın çaresizlikten iki gol yemesine neden oldu. Sergen oynadığı süre içinde sezon başından bu yana en istekli günündeydi. En azından hata yapmamak için büyük çaba harcadı. Attığı gole gelince; böyle bir golü dünyada ancak Sergen ve benzerleri atabiliyor. İbrahim Toraman, Koray ve Gökhan Zan teker teker çok iyi futbolcular. Ancak üçünün birden henüz sağlam bir savunma hattı oluşturdukları söylenemez. Bunu şöyle bir masaya yatırmaları lazım. Orta alanda Okan Buruk maça kalbini koydu. Rakipten top çalmak için insanüstü gayret gösterdi. Zaman zaman eski Okan'dan görüntüler izledik. Kleberson her zaman olduğu gibi gösterişe kaçmayan futbolu ile Beşiktaş'ı sürekli olarak hücuma yönlendirdi. Çağdaş'a bir sitemim var, onu yarın yazacağım. Ahmed Hassan'ın futbolculuğuna diyecek bir şey yok. Oynarsa büyük oynuyor. Bazen de top kayıplarını rekor düzeye çıkarıyor. Tıpkı dün gece olduğu gibi. Beşiktaş bir haftada iki galibiyet ile kendini aştı.