Kaka ve Alex San Siro'da son dakikalara hem oyun hem de skor olarak eşit şekilde girmişken kaybetmek tabiki son derece üzücü ama bu kaybedilen puanları sadece şanssızlığa bağlamak da pek doğru değil. Nasıl F.Bahçe geçtiğimiz sezon Süper Lig'de tecrübesi ve klas ayakları sayesinde son dakika golleriyle galip geldiyse, Milan da aynı şekilde F.Bahçe karşısında son dakikalarda galip geldi. Nasıl Alex G.Birliği maçını muhteşem bir golle aldıysa, Kaka da F.Bahçe maçını aynı şekilde aldı. Zaten iki ekip arasındaki en büyük fark takımlarının aynı bölgede oynayan iki Brezilya'lısı, yani Kaka ile Alex arasındaki farktı. Bu iki futbolcu o gece yer değiştirse kazanan taraf rahatlıkla sarı lacivertli ekip olabilirdi. Alex'in penaltı golü hariç hiçbir varlık gösteremeyişi, Daum ve F.Bahçe yönetiminin önümüzdeki senelerin Avrupa planlarını yaparken ciddi düşünmeleri gereken bir konu. Değişen oyun düzeni ile Aurelio- Selçuk-Appiah'dan oluşan orta sahası, sahada 90 dakika mücadeleyi bırakmayan Tuncay gibi bir ismi ve oynadığı zaman dünyanın en iyi futbolcuları arasında sayılabilecek Anelka gibi bir yeteneği ile Avrupa'da her takım ile başa baş mücadele edebilecek bir F.Bahçe yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Ama bu F.Bahçe'yi yönetecek olan ismin Alex olup olmadığı konusu ciddi bir soru işareti. Luciano ve Önder'in rakip forvetlerin ceza sahası civarında çok rahat topla oynamalarına izin vermeleri de Daum'un eğilmesi gereken bir başka sorun. Herşeye rağmen F.Bahçe'nin oyun anlayışı ve pas yapabilme konusunda geçtiğimiz seneye oranla ciddi bir gelişme gösterdiği muhakkak. Alex'in yerine duran topları çok iyi kullanamayan ama oyun içinde çok daha faydalı olabilecek Yıldıray gibi biri ile F.Bahçe daha başarılı olabilir. F.Bahçe'nin gruptan çıkabilmesi için Alex'in daha çalışkan olması şart.