Sonbahar sendromu Yapılan transferlere bakıldığında spor kamuoyunun çoğu şampiyonluk yolunda Beşiktaş'ı favori görüyor. Hani haksız da değiller. Eldeki kadro yeni transferlerle güçlendirildi. Takımın başına da genç jenerasyonun başarılı hocalarından kendi evladı Rıza Çalımbay getirildi. Yani yönetim hiçbir fedakarlıktan kaçınmadı ve üstüne düşeni yaptı. Camia ve taraftar mutlu. Amatör branşlar güçlendirildi, yeni transferlerle takviye edildi. Buraya kadar her şey güzel. Taki son Diyarbakır maçına kadar. Burada biraz duralım ve şu örneğe bir göz atalım isterseniz. Eylül yağmurları yaz günlerinin sonudur. Havalar ısınsa da, biraz olsun güneş açsa da bu yağmurlarla birlikte yaz sona erer ve içimizi bir sonbahar hüznü kaplar. Bu durum ülkemizde nedendir bilinmez sonbahar için krizlerin başlangıcı olarak yorumlanır.
Beşiktaşlı olamaz! Son iki sezondur Beşiktaş takımı sezona yeni umutlarla başlar, iyi giden işler sonbahara girilirken yerini bu örnekteki gibi olumsuzluklara bırakır. Birileri çıkar iyi giden işleri bozar, bir çuval inciri mahveder. Beşiktaş geçmişte bu tür olayların çok acısını çekti. Onbir puan öndeyken şampiyonluk verildi. Ölüm ve sahaya girme nedeniyle sayısız saha kapatma ve seyircisiz oynama cezası alındı. Beşiktaş taraftarı çok ateşli ve vefalı buna okey, ancak içlerinden çıkan birkaç kendini bilmez bu güzide topluluğu lekelediği gibi telafisi olmayan zararlara da neden oluyor. Son Diyarbakırspor maçında sahaya giren taraftar gerçek Beşiktaş taraftarı olamaz. Takımını seven bu tip davranışta bulunmaz. Yine sonbahar geliyor yine işler karışmaya başladı. Aman "dikkat" diyor, gelecek için geçmişten gerekli derslerin alınması gerektiğine inanıyorum.
