Sezon başında F.Bahçe'nin neredeyse her şeyini eleştirenler sezon sonu hüsrana uğradı Şimdi "Bu takımı ben bile şampiyon yapardım" diyorlar. Bir bakalım, gerçekten de böyle mi?
***
Kelle alamadılar
Sezon başında F.Bahçe'nin neredeyse her şeyini eleştirenler sezon sonu hüsrana uğradı Şimdi "Bu takımı ben bile şampiyon yapardım" diyorlar. Bir bakalım, gerçekten de böyle mi?.
Sezon başında ilk doğruyu yönetim yaptı. Şampiyon olan kadro dağıtılmadı, aynı teknik adamla yola devam edildi. Eğer o anda kelle avcılarının isteği olsaydı, F.Bahçe belki şu anda Avrupa'ya bile çıkamayan bir takımdı. Alex gibi bir usta transfer edildi. "Koşmuyor, takımı yavaşlatıyor, yarım adam" gibi akıl almaz fikirlerin sonunda "Bu adam hemen gönderilmeli" diye yazılıp çizilmeye başlandı. Fakat maçlar geçtikçe Alex'li, Hooijdonk'lu takımı kimsenin tutamayacağı şeklinde görüşler değişti. Rize, Kayseri, Samsun, Sebat ve İstanbul gibi kolay maçlardan sonra Devler Ligi'ndeki kötü sonuçlar rüzgârı tersten estirmeye yetti. Bu sefer aynı adamlar Hooijdonk'la Alex'in asla yan yana oynamayacağını söylediler. Belki de haklı oldukları tek nokta buydu. Daum ikisine de yer açmak istiyor, bu yüzden orta sahadan adam eksiltiyor; böylece Aurelio da yalnız kalıyordu. Karar vermek zorundaydı. Tercihini Alex'ten yana kullandı. Takım toparlanırken Hooijdonk duruma içerliyor, "sakatım'' diyerek Hollanda'ya gidiyor ve iki ay ortada görünmüyordu. İlk devre istenilen şekilde lider kapatıldı. Fikstür avantajıyla F.Bahçe sezon başında kendisine şans tanımayanlar tarafından şampiyon ilan ediliyordu (Öyle ya, herkes 100. yılda G.Saray ipi göğüsler demiyor muydu?)
BAŞKAN OLAYA EL KOYDU İkinci devre ilk 5 maçı içeride oynarken rakibi 3 deplasmana çıkacaktı. Fakat Samsun'da kaybedilen puan ve Galatasaray'ın tüm deplasmanlardan üç puan çıkartması mücadelenin son haftaya kadar süreceğinin işaretiydi. Bu arada Hooijdonk krizi yine patladı. Anelka'nın transferi yüzünden Pierre son dakikada İstanbul'a gelmiş, "Oynamak istiyorum'' diyordu. Halbuki Hooijdonk'un gönderilip Fabiano'nun kalması kararlaştırılmıştı bile. Daum, Hooijdonk'tan umudunu kesmiş, yeni bir santrfor istemişti. Ama Hooijdonk'un açıklamalarından sonra, taraftar Daum'la karşı karşıya bırakılıyor, internet sitelerinde "kim kalsın kim gitsin" oylamaları yapılıyordu. Aziz Yıldırım olaya el koydu. Hooijdonk özür dilemek zorunda kaldı. O arada 4 Ocak'ta yaptığım Pasfotomaç'ta yayınlanan röportajda kaptan Ümit "Futbolcular, Daum'u sevmiyor'' diyen Hooijdonk'a adeta mesaj gönderiyor, "Daum bizim için büyük bir şans. Ona inanıyoruz ve her an yanındayız'' diyordu. Hooijdonk, Nobre'nin sakat olduğu bir deplasman maçına adeta "İşte şimdi elime düştün Daum" diyerek sakatlığını bahane edip gitmiyordu. Belki dışarıdan görülmeyen ama içeriyi sıkıntıya sokan bir olaydı.
