Neler oluyor? İlk önce "Neler oluyor?" sorusunu sormalı ve ardından Türk Milli Takımı'nın en kritik maçlarına çıktığı bir dönemde büyük kulüplerin birden bire üst düzeyde ve yüksek şiddetteki demeç savaşına girmesini altını çizerek anlamak zorundayız. Bunun içinde durum tespiti yaparak başlamalıyız. Olayların merkezinde F.Bahçe ve Aziz Yıldırım var. Trabzonspor Başkanı Atay Aktuğ ve de Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören'in çıkışı, Sayın Aziz Yıldırım'ın açıklamasından sonra gelişen reaksiyonlar. Sayın Aziz Yıldırım'ın olayları bu noktaya getiren iki çıkışı var. Birincisi; "Maçların sahada kazanılmadığını anladım" açıklamasını yapması ki bu düpedüz meydan okurcasına, topluma ve özellikle de rakiplerine "F.Bahçe kazandığına göre saha dışındaki gücüyle kazanıyor" mesajını veriyor. Çünkü 1.5 yıl önce Beşiktaş'ın 11 puanla şampiyonluğu kaybetmeden önce sayın Yıldırım'ın emin ifadelerle Divan kurulunda "Şampiyon olacağız, göreceksiniz" sözleri ve 6 ay sonra da şampiyon olmaları hafızalarda sıcaklığını koruyor. "Başarı için her yol mübah" anlayışı kabul görmeye ve Aziz Yıldırım'ın güç gösterisi meydan okumaya dönüşünce rakip yönetimler, tabanından gelen baskılar nedeniyle içgüdüsel ve zorunlu olarak kendi kulübün haklarını koruma şıkkını seçiyor. İkincisi; Aziz Yıldırım'ın futboldan basketbola, hentboldan şube olmayan branşlara dahi her türlü federasyon seçimine hükmetme girişimi ve olaylara kendi kurallarını getirmesi.. Abdi İpekçi'deki Avrupa Kupası maçında Beşiktaş yönetimine ve taraftarın yapılan yüz kızartıcı olayları kamufle etmek için görüntülere sansür uygulaması Beşiktaş'ın isyanını haklı kılıyor. Şunu sormak şart! Bir de bu olaylara bakarken madalyonun diğer yüzüne bakmak gerek. "Maçların sahada kazanılmadığını anladım" diyen sayın Yıldırım acaba "Maçların saha dışında kaybedileceğini de" anladı mı? Ya da hissetti mi? Sayın Aziz Yıldırım'ın ortamı germesi; buna karşın Ergün Gürsoy'un cılız çıkışı hariç, G.Saray'ın bu olayların dışında sessiz kalmasını nasıl yorumlayalım? Sağ duyuyla mı? Paronayayla mı? Sizin gördüğünüz, bildiğiniz bir şey mi var Sayın Başkan?