Siyah Lale'ye veda olmaz! Çocukluğumda TRT'nin siyah-beyaz ekranından "aynı adlı eserinden uyarlanmış" dizisini izlemiştim; daha sonra doyumsuz romanını okudum.. Alexandre Dumas'ın "Siyah Lale"si. İdeal sahibi olmanın, şartların her türlü elverişsizliğine rağmen, idealleri gerçekleştirme düşüncesinden bir an dahi vazgeçmemenin önemini, şovalye ruhu taşımanın erdemini anlatır. Yıllar sonra, çok yıllar sonra, sarı-lacivert çubuklu forma içinde görmek de kısmetmiş, şovalye ruhlu Siyah Lale'yi.. Hep söylendiği 'sorunlu' değil, tam tersine 'çok sorumlu' adam gibi bir adam. Tepeden tırnağını formasına, mesleğine, futbolun değerlerine ve takım ruhuna, rakibe saygıya esir etmiş, çalışmanın ve takım olmanın erdemine inanmış, içi dışı bir, gözünü budaktan esirgemeyen karayağız, sevimli, dişlek bir Hollandalı.. Dumas, onyıllar öncesinden müjdesini vermişti ama geç bir vuslattı bu.. Sarı-lacivert çubuklu, ne de yakışmıştı Siyah Lale'mize.. Saha içinde, saha dışında, antrenmanda, maçtan önce, maçtan sonra sonuna kadar verdi o formanın hakkını. "Bu renklerin hakkı ancak böyle verilebilir" dersleri verdi. Takım arkadaşlarına dersler ve ibretlerle dolu örnekler bıraktı. O duruşu, bakışı ve gülüşüyle başlı başına bir "öğreti", bir "öğreten adam" Şimdi bir vefa dersi daha veriyor. Çok sevdiği biricik aşkı futbolu, başladığı kulüpte bitirmek üzere, seneye Hollanda'ya döneceğini açıkladı. Kızı Fay'in, nüfus kağıdındaki "doğum yeri" hanesindeki, "İstanbul'u da, Fenerbahçesini de yanında götürecek ve yanında taşıyacak ömür boyu.. Bu bir veda değil, bir vefa.. Ve zaten kimsenin de ona veda etmeye dili de yüreği de varmaz. Giden sadece bir Hollandalı olacak, ama Siyah Lale ruhu, Samandıra'da, formasında, ter döktüğü statlarda hep baki kalacak. Biz Siyah L'ye veda sözcükleri döktürmeyeceğiz çünkü bu gitmeler gitmek değil. Sen yaşadıkça, biz yaşadıkça, Fenerbahçe yaşadıkça yetecek kadar, sonsuza kadar "merhaba" diyoruz Pierre van Hooijdonk.. Senden öğrenemeyenlere, ders alamayanlara da koca bir ayıp, utanç ve boşluk bırakıyorsun. Sen bir 'abluka'nın nasıl bir ruhla dağıtılabileceğini öğrettin. Özlemimizdin, hep özlemimiz olarak kalacaksın. Sonsuza kadar yetebilecek sayılarca, sular kadar, çocuklar kadar, balıklar kadar, kuşlar kadar sarı-lacivert bir Merhaba!