Göbek havası Nevzat Demir ve eşi Del Bosque için "Yeniköy kasabı gibi" benzetmesini yaptığında tepki toplamıştı. Bir insanın görünüşüyle alay etmenin doğru olmadığı dile getirilmişti. Nedense, Nevzat Demir'e gösterilen tepki, "Büyük Türk sanatçısı" Yılmaz Erdoğan'dan esirgendi. "Millet göbekli spor yazarlarından iğreniyor" diyen Erdoğan'a kimse çıkıp "Böyle olduğunu nereden biliyorsun? Milletle ne zaman konuştun? Anket mi yaptın? Millet dediğin insanların hepsi filinta gibi midir?" diye sormadı. Belki Yılmaz Erdoğan gibi ağzı laf yapan birine bulaşmaktan çekindikleri için, birkaç kişi hariç, çoğunluk suskun kaldı.
Ne var ki, göbekli spor yazarlarını "iğrenç" bulan Yılmaz Erdoğan karşısında suskun kalmaya niyetim yok. İnsan ağzından çıkan her sözü "hikmet" zannedebilir... Dolayısıyla her konuda ahkam kesebilir... Lafımız yok. Bu ülkede kimler "kanaat önderi" olmadı ki! Aynı insan birazcık hislendiğinde, liseli bir kız gibi, kaleme kağıda sarılıp birkaç mısra karalayabilir... Ve dahi bunları şiir zannedebilir... Hatta bu karalamaları şiir kitabı olarak yayınlatır, nice gerçek şairin kemiklerini sızlatabilir... Eyvallah... İktisattaki meşhur, "kötü para iyi parayı kovar" sözünü değiştirir, "Kötü sanat iyi sanatı kovar" der, geçeriz. Söz konusu şahıs, kendini yetenekli bir oyuncu zannedebilir... Bir cesaretle tiyatro sahnesine çıkabilir, yönetmenlik yapabilir, filmlerde başrol oynayabilir... Buna da diyeceğim yok. Önüne konulan her şeye balıklama atlayanlar, elbette o filmleri 5 defa izler. Bana ne!. Malum kişi, bir yandan "Hakkari'nin lastik ayakkabılı yoksul çocukları" filan deyip, bir yandan İstanbul'da lüks içinde, krallar gibi yaşayabilir... Eh, İstanbul konusunda da haklıdır. Ne de olsa değirmenin suyu buradan geliyor! Mümtaz insan, arada bir "halk adamı", "Delikanlı" pozu verip, sıkça da reklam filmlerinde oynayabilir... İyiniyetliyiz ya, hadi buna da peki diyelim. İş başka aşk başka deriz, olur biter. Başka örnekler verilebilir; sıkıldım, uzatmıyorum. Sinema, tiyatro, şiir, standup, reklam yıldızlığı, manken avcılığı vs. bizim alanımız olmadığı için, bu konularda susarız. Ancak her yerinden yetenek fışkıran bu insanüstü varlık, gözünü spor medyasına, yorumcularına dikince "Bi dakka kardeşim, orada yavaşla" deriz... Hatta, kariyerini yazmaya gerek dahi görmediğim, yazarımız Selçuk Yula'nın adını anarak "Ben futbolu bilirim, Selçuk kadar bilirim, en az onun kadar bilirim, ondan daha iyi bilirim" deyip, kendisine olan tahammül sınırlarımızı zorlarsa, "Orada dur" deriz, "İşte şimdi komik oldun" deriz.