Vizyon farkı (1) Bütün servis heyecanla Fenerbahçe TV'ye bakıyordu. "Ne oldu?" diye sordum. Çocuklardan biri Abi... Kıskananlar çatlasın programı var deyince, Anelka'nın imza törenini ekranlarda gördüm. Transferin haberi ilk olarak bizim Deniz Derinsu'nun istihbaratı ile sayfaya düştüğünden beri heyecanlıydım açıkçası. Olay büyük bir transferin gerçekleşmesinden ziyade, bizlerin Anelkalı bir takımı izleyip, yorumlama keyfini yaşamamızdı. Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım aslında bu tip transferi seven, gövde gösterisi yapmayı bilen yapıda. Hafızamı zorladığımda, Fenerbahçe'nin dünya çapında transfer ettiği ilk oyuncunun Toni Schumacher olduğunu hatırladım. 1988'den sonra böylesine sadece Ortega'da rastladık.
Sadece televizyonlarda izleyebildiğimiz büyük oyuncuların Türkiye'ye gelmelerindeki zorluğu çok yakından biliyoruz. Avrupa'da birçok büyük ve zengin kulüp iyi oyunculara müthiş maddi imkanlar sağlıyorlardı. Bırakın böyle oyuncu almayı, siz kendi elinizdekini bile tutamıyordunuz. Aziz Yıldırım başkan seçildiği sene Okocha'yı satmak zorunda kaldı. Kaç para teklif ettiyse olmadı. Sonra Baliç'i satın aldı. Bir yıl geçmemişti ki, istememesine rağmen onu da satmak zorunda kaldı. Böyle bir ortamda, iyi ve büyük futbolcuya Fenerbahçe'yi tercih ettirmek büyük fedakarlıklar gerektirir. Bu yüzden Fenerbahçe yöneticileri müthiş bir sabır göstermiş, şartları çok iyi değerlendirmiş, Ortega'dan sonra Anelka gibi bir Dünya Yıldızı'nı Türk topraklarına sokmuştur. Fenerbahçe Başkanı ile Ortega'da sıkıntılı günler yaşanırken bir sohbetimiz olmuştu. "Evet" dedi, Ortega'dan zarar ettik. Ama tüm dünya Fenerbahçe'yi tanıdı ve büyük bir transfer yapabileceğini anladı. Bundan sonra yıldız oyuncular Fenerbahçe'ye daha başka gözle bakacaklar. Transferlerde önceki gibi zorluk yaşamayacağız. Ortega'nın geldiği kulüp ile pazarlık ettiklerini bilecekler." Aziz Yıldırım çok haklıydı. Önemli olan vizyondu. Bu vizyonu artık tüm dünya gördü. Parası olan, büyümek isteyen ve tercih edilen bir Türk Kulübü olmak ayrıcalığına Fenerbahçe kavuştu. Çok değil, dört sene önce, Haim Revivo'yu Türkiye'ye getirmek için üç gün İstanbul'da eşi ile birlikte misafer edip, İstanbul'u tanıtmışlardı aynı yöneticiler. Şimdi Real'i, Arsenal'i, PSG'yi yaşamış, 26 yaşındaki Dünya Starı'nın önüne "şartlı" sözleşme koyabiliyorlar.