Paşa'nın hırsı Bu haftaki anımız yine Paşa Hüseyin'den. Donanma Kupası'nda finaldeyiz, Beşiktaş'la karşılaşıyoruz. Maç kıran kırana geçiyor. Paşa da hırslı mı hırslı bir futbolcu. Karşısında Şekerbegoviç var (Beşiktaşlılar hemen hatırlayacaktır, o dönemde en sevilen futbolcularıydı) O da aynı Paşa gibi hırslı bir futbolcu. Maç artık bu ikilinin mücadelesine dönüştü. Birbirlerine vuruyorlar, birbirlerine fauller yapıyorlar. Paşa, Şeker'le adam adama oynayacak ya, Şeker de Paşa'yla adam adama oynuyor. Öyle bir durum işte. Hakeme hep itiraz. Yok o bana vurdu, yok asıl o bana vurdu. Yok sen bana vurdun, yok asıl sen bana vurdun. Neyse efendim, son dakikalarda tehlikeli bir yerde frikik kazandık. Hakem çift vuruşu işaret eti. Topun başındayım. Paşa geldi, "Selçuk Allah aşkına bana bırak, çok sinirliyim mutlaka gol atmam lazım. Bırak iki vuruş da ben yapayım" dedi, iyi mi. Sonuçta maç penaltılara kaldı. Paşa'nın attığı son penaltı da bize kupayı getirmişti. Hey koca Paşa hey. Kardeşime acil şifalar diliyorum.