Hagi'yi dinlerken Onu muhteşem golleriyle hatırlıyoruz.. Driplingleri, çalımları, şutları, frikikleri ve golleriyle.. Ama Hagi'nin bir başka yüzü olduğunu hep unutuyoruz.. Hagi haklı olduğunu düşündüğü bir konuda kavga etmekten hiç çekinmeyen bir karaktere sahip.. Bunu Erol Ersoy'un üzerine yürüdüğü, ayağına bastığı ve 6 maç ceza aldığı sezon da göstermişti.. Galatasaray-Arsenal UEFA Kupası maçının uzatma dakikalarında kırmızı kart gördüğü anda da.. Futbolcu Hagi büyük bir beyin.. Cruyff, Beckenbauer, Maradona, Platini, Pele, Rummenige ayarında dünya yıldızı..
Ama teknik direktör Hagi, henüz büyük bir başarısı olmayan, Rumen Milli Takımı ve Bursapor'da iki önemli başarısızlık yaşamış bir çalıştırıcı.. Hagi'nin artık başarısızlığa, yarıda bırakmaya, daha doğrusu istifa etmeye tahammülü yok.. O yüzden Hagi Galatasaray'ın kapısını herkese açtı.. Fısıltılarla, birkaç yazarın ve muhalif eski yöneticinin dile getirdiği gerçekleri bir çırpıda söyledi.. Akşam da özür diledi.. Hagi, "Paramız yok. Bana kral diyorlar, parasız kral olmaz" dedi.. "Aylardır para almadan oynayan futbolcular var" dedi. Para konusunda konuşmamalıydı.. Ama konuşmak zorunda bırakıldı.. Nasıl mı anlatalım..
***
Özhan Canaydın son kongrede Mehmet Cansun'u geçebilmek için Futbol Şube Sorumluluğu sözüyle Ergun Gürsoy'u yanına aldı. Bu sayede hem Koç Grubu'nun hem de Selahattin Beyazıt'ın desteği de yanında olacaktı. Ardından liselilerin ağır topu Turgay Kıran'ı, İkinci Başkanlık sözü vererek listesine dahil etti. Kongre biter bitmez daha ilk toplantıda Kıran ve Gürsoy arasında futbol takımına sahip olma konusunda yetki savaşı yaşandı. İki yönetici açık açık birbirini suçlayan ifadeler kullandı. Kıran, teknik direktör olarak başkana bir Fransız getirmesinin doğru olacağını söyledi. Gürsoy ise Hagi'de ısrarcıydı. Özhan Canaydın ölçtü biçti, önce Gürsoy'u dinlemeye karar verdi. Sonuçta Hagi'yle işler yarı sezonda iyi gitmezse sezon sonunda yeni bir teknik adam getirilecekti. Fakat Hagi beklenmedik derecede başarılı sonuçlar aldı. Sonuçlardan çok taraftarın gözünde inanılmaz bir kredisi vardı ve yönetime, "Çok küçük bir bütçeyle bu takımı şampiyon yaparım" iddiasını getirdi.. Canaydın, Hagi'yle yola çıkmaya karar verdi ama bir yandan da Kıran aracılığıyla medyadaki bazı isimlere bunun bir macera olduğunu ve bir Fransız hocanın her an gelebileceğini yaymayı ihmal etmedi.. Bu arada beklenmedik bir gelişme oldu. İpleri eline alan Hagi, Gürsoy'un takım içindeki gözü, kulağı olması beklenen Ayhan Akbin'in menejerliğine karşı çıktı. "Tek patron benim" dedi.. Bu sözler ikilinin kavga etmesine yol açtı.. Hagi bir kez daha Galatasaray'dan ayrılma noktasına geldi. Derken Beşiktaş beraberliği, Trabzon ve Fenerbahçe galibiyetleri Hagi'yle taraftar arasındaki bağı kuvvetlendirdi. Hagi artık yönetimden güçlü bir hale geldiğini görüyordu..
***
Devre arasında transfer için listesini yönetime veren Rumen teknik adamın kararlı ve cesur adımlarını hazırlık maçlarındaki istikrarlı sonuçlar izledi. Özellikle Alman Ligi'nin ikincisi Schalke karşısındaki iyi futbol ve alınan galibiyet, "Hagi bu işi başaracak" mesajını veriyordu.. Tam bu sırada Kıran devreye girdi. Sezon başında karşı çıktığı Hagi'ye doğru bir adım attı. Gazetelere, "Hagi'ye karşıydım ama şimdi öyle başarılı ki yürüyüşü bile değişti" şeklinde demeçler verdi. Kızma sırası Ergun Gürsoy'a gelmişti. Gürsoy kendi getirdiği çalıştırıcıyla, onun getirilmesine karşı çıktığı yöneticinin kendi sonunu hazırladığının farkındaydı. Tekrar devreye girdi. Fotomaç aracılığıyla Hıncal Uluç'a yanıt verirken en az Hagi'nin açıklamaları kadar Galatasaray'ı yaralayan sözler sarfetti.. "Bizim paramız yok ki 12 milyon euro verip Anelka'yı alalım" dedi.. "Takımı bana versinler şampiyon yapıp yapmadığımı o zaman görürler" dedi..
***
Taraftarın kafası karışmıştı. Bir de Fatih Altaylı başta olmak üzere medyadaki Galatasaraylılar'ın sürekli yönetimi ve transfer politikasını eleştiren sözleri devreye girince Bursaspor maçı kaynama noktası haline dönüştü. Bütün bu olaylar olup biterken Hakan Şükür-Ümit Karan kapışması tarafları daha da gergin hale getirdi. Fenerbahçe Anelka'yı almaya uğraşırken Galatasaray Baliç, Saidou, Ümit Karan gibi isimlerle yollarını maliyetleri yüzünden ayırıyor, 500 bin dolar verip Plesan'ı transfer edemiyordu. Hikayenin gerisini zaten biliyorsunuz.. Bilinmeyen kısmı önceki gece Hagi karşısında yöneticilerin düştüğü durum.. Açık açık, "Parasız krallık olmaz" diyen bir teknik adam ve yönetimin bunu kabullenişi.. Dün başkanın futbolcularla bir araya gelişi ve "Paranızı ödeyeceğiz biraz daha zaman deyişi.." Galatasaray bu hallere düşmemeliydi.. En azından bu hallere düştüğü bu kadar açık bilinmemeliydi.. Taraftar o yüzden kızdı Hagi'ye.. Hagi'yi dinlerken Galatasaray'ı küçük düşürdüğünü düşündüler Rumen teknik adamın..
***
Bundan sonrası zor.. Fenerbahçe de, Beşiktaş da yaşadı böyle zamanları.. parasız günleri, parasız yönetimleri.. Futbolcuya karşın başın dik değilse, teknik direktörünü zaptedemiyorsan, taraftarı umutlandıramıyorsan.. Yapacağın bir şey vardır artık.. Yenilgilerde teknik adamları ve futbolcuları gönderemezsin artık.. Şapkanı alır sen gidersin..
