Hagi genelde Yönetim Kurulu'nu, özelde Gürsoy'u eleştirdi. Yani olabilecek başarısızlıkta adresi gösterdi: Ergun Gürsoy...
***
Kurtlar sofrası
Rumen hoca bu toplantıyla olabilecek her türlü başarısızlığın faturasını Gürsoy'a kesti. Hagi böylece sezon başından beri kendisini "Kurtlar Sofrası"na atanlara da cevap verdi.
Hagi'nin basın toplantısını izliyorum TV'de. Bir ilk daha gerçekleşiyor Galatasaray'da... Görevinin başındaki bir teknik direktör genelde Yönetim Kurulu'nu, özelde Galatasaray'ın İkinci Başkanı Ergun Gürsoy'u olabildiğince eleştiriyor. "Beni buraya Ergun Gürsoy getirmedi, beni buraya kariyerim getirdi" diyor. "İşler kötü gitti mi, 'Hagi yaptı' diyorlar, iyi gitti mi onlar ön plana çıkıyorlar! Sorunları takımda aramayın, sorunlar başka yerlerde. Bursaspor maçında bağıran, Petre'ye sövüp sayan 'Seyirci' içeriden tezgahlanmış. Petre genç, tekniği iyi, büyük futbolcu olma yolunda ama biri gelip bana, 'Bu adamı oynatmayacaksın' diyor. 'Bu takımda Rumen futbolcu istemiyorum' diye de ekliyor."
HAGİ PARAYI ÇOK SEVER SonraHagi, futbol oynarken de dilinden düşürmediği "Para, para para" lafını getirip gündemin göbeğine çakıyor. Hagi futbolculuğunda da parayı gündeme getirirdi sık sık. Galatasaray'dan ayrıldığında aşağı yukarı 15 milyon dolar kazanmıştı. Bu parayı da son kuruşuna kadar aldı Galatasaray'dan. Yani bu kulüpte kimsenin parasının kalmayacağını en iyi o biliyor. Ama Hagi'nin bu kez asıl sıkıntısı Ergun Gürsoy. Hani, "Hagi bizim çocuğumuz, evladımız. Onu ben elinden tutup Galatasaray'a getirdim" diyen Ergun Gürsoy... Galatasaray'ın İkinci Başkanı.
KİŞİLİK ÇATIŞMASI Bu sözlerden sonra da takke düşüyor, kel sırıtıyor. Salt ben değil, Galatasaray'ı tanıyan hemen herkes bunun buraya geleceğini biliyordu. Sayın Canaydın futbolla bire bir ilgilenmek, her aşamada bu işe eğilmek zorunda. Hagi kolay bir insan değil, lafını sakınmaz, doğru bildiğini pat diye söyler. "Öyle ağabeykardeş" ilişkilerini de bilmez. Hagi'yi buraya getirenler bunu kavramak zorundaydı, en başta da Sayın Canaydın bu gerçeği anlamak zorundaydı. Anlamadı, ya da anlamak istemedi. Ergun Gürsoy da zor insan. Dediğim dedik, doğru bildiği yoldan sapmayan, ödün vermeyen bir kişiğe sahip. Böyle bir ortamda kişilik çatışmasının ortaya çıkmaması kaçınılmazdı.
KURTLAR SOFRASI Venitekim İzmit'te Petre'ye sövgülerle başlayan süreç Hagi'nin basın toplantısıyla doruğa çıktı. Hagi bire bir Gürsoy'u suçladı, böylece alıncak her türlü başarızlığın faturasını şimdiden ikinci başkana kesti. Aslında kimine göre Galatasaray yönetimi sezon başından bu yana başarısızlıkla karşılaşma olasılığına karşı "Takımı yapan Hagi'dir. Sorumluluk onundur" demeçleri vererek kurtlar sofrasına Hagi'yi sunuyordu. Hagi ise "Başarısızlık olursa sorumlusu Ergun Gürsoy ve kimi yöneticilerdir" dedi. Şimdi bu işi biraz irdeleyelim. Ergun Gürsoy'un seyirciyi tezgahlayarak Petre üzerinden Hagi'ye gönderme yaptırdığı iddiasına kargalar bile güler.
GÜRSOY AÇIK SÖZLÜDÜR ErgunGürsoy en az Hagi kadar açık sözlüdür, derdi varsa açık açık söyler. Ama bu tribün yaygarasının ardında bir tezgah olduğu kesin. Sorumlusu kim? Bu sorumluyu Galatasaray'ın dışında aramak daha akıllıca geliyor bana. Başarızlık olursa sorumlusu kim sorusunun yanıtı belli: Ne Gürsoy, ne Hagi. Başarızlığın sorumlusu... Sayın Canaydın. Bu güne değin tek övünebildiği, "Paraları tıkır tıkır ödüyoruz" lafıydı. Onun da ne denli gerçek olduğu ortaya çıktı. Başkanın tek başarısı Fatih Gökşen'i futbolun başına getirmiş olması. Gökşen kimi yönetici kayakta, kimi evinde, kimi eş-dost davetinde dolaşırken gece-gündüz Florya'da çalışıp duruyor. Hakan Yakın transferini kovalayan, bitirmeye çalışan da o! Eğer başarıyla biterse bu sezon Hagi kadar Gökşen de bu başarıda pay sahibi olacaktır. Bu böyle biline!
CANAYDIN MİRAS TÜKETTİ Özhan Canaydın kendisine Faruk Süren ve Mehmet Cansun'dan kalan mirası büyük bir hovardalıkla tüketti. Ünü dünyanın dörtbir yanına yayılan koca Galatasaray'ı Hagi'nin basın toplantısında izlediğimiz içler acısı hale getirdi. Bunu isteyerek mi yaptı? Asla! Ama bu işi bilenlere gitmedi, yanındayken bile o kişileri uzaklaştırdı, onları engelledi. Aklı fikri Faruk Süren'den daha büyük bir başkan olmaktı. Halbuki salt Özhan Canaydın olarak Galatasaray'ı yönetse, Süren'i unutsa başarılı da olabilirdi. Ama olmadı... Yazık, çok yazık!
