Sporcu, menajer ve kulüpler "Balin Kahvesi'' çok meşhur o günlerde. Ankara'da Kızılay'ın göbeğinde, hem de çok şık bir yer. Telekomünikasyonun çok kötü günleri. Şehirlerarası görüşmeler için saatlerce bekleniyor. İşte, o gün telefonu bağlanan adam güney illerinden birindeki ''futbol adamı'' arkadaşıyla konuşurken pek de keyifli. Bağıra bağıra anlatıyor. Bir cevher bulmuş gibi. ''Heeey abey. Hani dopu yukarı en çok diken adam. Vurdu mu stadın depesini bulduruyor. He.. Hee.. O işte. Tamam abi otobüse koyup gönderiyorum.'' Birebir yaşanmış bir transfer hikayesi. O telefondaki adam, karşısındaki, gönderilen kişi kimdi hiç bilemedik. Bildiğimiz bir konu vardı ki, işler böyle yapılırdı o günlerde. Ankaragücü Başkanı Cemal AYDIN ile sohbetteyiz. ''Balin Kahvesi'' günlerinden 30 sene sonra. ''Orta yetenekte bir oyuncuydu. 3. ligden bir takıma kiralık verdim. Geçen gün birisi aradı, menajeriymiş. 3 tane kulüp talip olmuş ara transfer için. Bana parlak çekiyor aklınca. İstiyor ki, yok kardeşim ben oynatacağım diyeyim. Ardından bir başka menajer, sonra bir başkası daha. Hikaye hep tereciye tere satmak üzerine. Gereken cevapları verdim''. Böyle dedi başkan. ''Taa Avustralya'dan adam getirmişler. Kulübün antetli kağıdına yazılmış teklifle. Kimsenin haberi yok. Gönderdim gerisin geriye. Sonra benden 15 bin dolar masraf parası istediler. Delirmemek mümkün değil'' diye ilave etti. AB'ye aday olmak güzel. Kriterler tartışılır ama en azından birçok konuda daha çağdaş görüntüler yaşanacak. Belki kulüplerimiz UEFA lisanslı menajerlerle muhatap olacaklar. Futbolcuların kalitesini ''en yükseğe top diken topçu'' diye anlatmayacaklar. Ve belki de, ''menajer bozuntuları'' bir bir kaybolacaklar ortadan. Bir dolu aracı ''avanta'' paralar kazanamayacak kulüplerin sırtından. Belki de, ''parayı veren düdüğü çalar'' misali, ''futbol cahili'' zengin yöneticiler de devreden çıkıp kulüplerde ''- genel menajer'' gibi işi bilen insanlar görev alacak. Tıpkı, basketbolda ve voleybolda da olduğu gibi... Bir gün mutlaka...